Anadolu Yahudileri Ege’de Yahudi İzleri
Siren BORA
ISBN: 9786052061015
Sayfa: 208
Baskı Yılı: 2017
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Gözlem Yayıncılık
LIBRI V (2019) 55-58
Geliş Tarihi: 09.02.2019 | Kabul Tarihi: 13.06.2019
Elektronik Yayın Tarihi: 31.10.2019
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2019
S. BORA, Anadolu Yahudileri Ege’de Yahudi İzleri. İstanbul 2017. Gözlem Yayıncılık, 208 sayfa. ISBN: 9786052061015
Kitap, yazara ait kısa bir Özgeçmiş (4) ile başlamakta, İçindekiler (5-6) bölümü ile devam etmektedir. Kitaba ait Önsöz (7-8) Prof. Dr. İlber Oltaylı tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın kitap yazım sürecini ve teşekkürlerini aktardığı bölüm Giriş (9-14) bölümüdür. Kitapta yazar, Anadolu’da Yahudi toplumunun ve Yahudiliğin MÖ VI. yüzyıldan günümüze değin kesintisiz olarak bulunduğunu, 1492 yılında İspanya’dan kovularak Osmanlı topraklarına sığınan Sefarad Yahudilerinin Osmanlı sınırları içerisindeki kentlere yerleştirildikleri bölgelerde karşılaştıkları ve zaman içinde kaynaştıkları, Mizrahi, Romaniot, Karaim ve Aşkenaz Yahudilerinin yüzyıllardan beri Anadolu’da yaşamakta olduğu bilgisini aktarmaktadır.
Her Şey Nasıl Başladı? (15-35) isimli birinci bölümde, Anadolu’nun Antikçağda Troia’dan Hattilere, Hititlere, Hurrilere, Urartulara, Phrygia, Lydia, Karia, Lykia ve Hellenlere uzanan pek çok uygarlığın beslenmesine, büyümesine katkıda bulunduğu gibi İbraniler için de İbrahim’den itibaren geçirdikleri süreçte özellikle Harran olmak üzere bu topraklardayken nasiplendiğini belirtmektedir. İsrailoğullarının yaklaşık MÖ XIV. Yüzyılda Mısır’dan çıkışları ile başlayan ve Kral Süleyman Dönemi’ndeki ticaret ilgisine kadar geçen süreç birinci bölümde, İsrailoğullarının Sina Yarımadası’ndaki Yolculuğu, İsrailoğulları Vaat Edilmiş Topraklarda, Kabile Yönetiminden Krallık Yönetimine Geçiş, Davud’un Krallığı, Süleyman’ın Krallığı, Büyük İsrail Krallığı Süleyman’ın Ölümünden Sonra İkiye Ayrıldı, Kuzeydeki İsrail Krallığı, Güneydeki Yehuda Krallığı, Yehudaların Babil Sürgünü, Süleyman Tapınağı Yıkılıyor, Yehudaların Babil Sürgünü Sona Erdi, İkinci Süleyman Tapınağı İnşa Ediliyor, Pers Hükümdarları İsrailoğullarına karşı Hoşgörülüydü, Fenikelilerin Sur Kenti, İsrailoğullarının Ticarete İlgisi Kral Süleyman Dönemi’nde Başladı gibi alt başlıklar ile detaylandırılmaktadır.
Ticaret Anadolu’nun Kapılarını Açtı (37-45) isimli ikinci bölüm, Sümer ve Akad topraklarında kurulan Babil Devleti’nin MÖ VI. yüzyılda sınırlarını, Akdeniz’den Basra Körfezi’ne, İskenderun Körfezi’nden Malatya’ya, Diyarbakır’a ve Kudüs’e kadar genişlettiği bilgisini vermekte ve bu durumun sonucu olarak da, doğu ile batı arasındaki ticaret yollarının denetiminin, Babil yönetiminde olduğunu eklenmektedir. Bölümün alt başlıklarından olan, Yahudiler Anadolu ile Nasıl ve Ne Zaman Tanıştı‘da, MÖ 597-582 tarihleri arasında Babil’e sürgün olarak gelen, büyük tüccar ve zanaatkârlardan oluşan Yahudi topluluğundan nasıl yararlandıkları, bu durumun Yahudi toplumuna olumlu ya da olumsuz etkileri, Anadolu’nun Ticari Potansiyeli’nde, Anadolu kentlerinin özellikle de Batı Anadolu kentlerinin yer üstü ve yer altı kaynakları açısından potansiyeli, Babil Devleti’ni yıkan Perslerin Sardis’i ele geçirmeleri, batı’ya yayılmalarını sağlamak amacı ile Kral Yolu’nu inşa ettikleri aktarılmaktadır. Bölümün son alt başlığı olan Yahudi Topluluklar Üzerindeki Hellen Etkisi’nde de MÖ 334’te Büyük İskender’in Asya’ya girmesi ile başlayan dönem ve İskender’in ölmesinden sonraki dönemin Yahudi toplumu üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Anadolu’nun MÖ 188’de başlayan MÖ 129’da doğrudan Roma yönetimine geçtiği ön bilgisi ile başlayan, Romalılar Anadolu’ya Geldikleri Zaman Anadolulu Yahudilerle Karşılaştı (47-54) isimli üçüncü bölüm, Anadolu kentlerinde Yahudi toplumunun varlığına dair belgelerin incelendiği alt başlıklar olan Romalıların Yahudilerle Karşılaştığı Antik Anadolu Kentleri, Roma İmparatorluğu’nun Yahudilere İlişkin Kararnameleri, İzinleri ve Yasaklamaları ve son olarak da ilk kez İmparator Gaius Caligula zamanında yaşanan sürtüşmelerin ve sonuçlarının incelendiği Roma İmparatorluğu ile Yahudi Arasındaki Sürtüşmenin Başlangıç Noktası alt başlığını kapsamaktadır.
Sardis Sefarad mı? (55-68) isimli dördüncü bölümde, 1916 yılında Amerikan Sardis Kazıları Heyeti tarafından Sardis’te bulunan 37 Lydia yazıtı hakkında bilgi verilmiş ve bu yazıtlardan bir kısmının çevirisini yapan bazı bilim adamları tarafından Yahudiler’in Sardis’e yerleşme tarihleri için MÖ. VI. yüzyıl tezinin öne sürülmesiyle ilgili detaylı bilgi verilmiştir. Ayrıca bu bölümde Sardis Sinagogu hakkında da kapsamlı bilgiler aktarılmıştır.
Yazarın, Prof. Dr. W. Ameling tarafından hazırlanan ve 2004 yılında yayımlanan, Antik Dönem’de Anadolu’da yaşayan Yahudi toplulukları ile ilgili saptanan ve çevirileri yapılan yazıtları konu alan “Inscriptiones Judaicae Orientıs Iı: Kleinasien (Texts And Studies In Ancient Judaism 99)” isimli katalog hakkında bilgi verdiği bölüm olan beşinci bölüm, Ege’deki Yahudi İzlerini Takip Edelim (69-90) ismini taşımaktadır. Bu bölümde yazıtlarda yer alan, MYSIA: Pergamon-Kyzikos, PHRYGIA: Aizanoi-Akmoneia-Apameia-Apollonia-Appia-Diokleia-Dokimenion-Dorylaion-Eumeneia-Hierapolis ve Laodikeia-Synnada, IONIA: Ephesos-Phokaia-Priene-Miletos-Teos, LYDIA: Hypaipa-Magnesia-Philadelphia-Thyateira Antik Dönem yerleşimlerini alt başlıklar halinde mercek altına almaktadır.
Strobilos Ne Zaman Çıfıt Kalesi Oldu? (91-104) isimli altıncı bölüm, KARIA: Aphrodisias-Hyllarima-Iasos-Kaunos-Myndos-Nysa-Tralleis-Strobilos alt başlıklarındaki antik yerleşimler hakkında bilgi aktarımı sağlamakta, doğal bir liman özelliği olan Strobilos’ta MÖ VII. yüzyıldan itibaren yerleşim olduğu, Bizans İmparatorluğu’nun en varlıklı Yahudi topluluğunun da burada ikamet ettiği belirtilmektedir.
Anadolu’nun üçüncü, Lycia bölgesinin ilk sinagogu olma özelliğine sahip Andriake’de bulunan sinagogun öncelikli olarak detaylı bir şekilde aktarıldığı, Lycia’nın Bulunan İlk Sinagogu-Andriake’nin Nadide Menoraları (105-112) isimli yedinci bölüm kendi içinde oek çok alt başlığa ayrılmaktadır. LYCIA: Andriake-Myra-Phaselis-Limyra-Tlos alt başlıklarında da bu bölgelerdeki Yahudi toplumunun varlığının izlerini yazıtlar eşliğinde sürülmektedir.
Paulus’un İkna Gezileri (113-118) isimli sekizinci bölüm, Hristiyan dininin ve bu dinin en önemli doktrini olan İsa Mesih anlayışının oluşumunda baskın bir rol oynanan Paulus’un Hristiyanlığı yaymak için harcadığı çabaları aktarılmaktadır. Paulus’un ikna turunun rotası incelendiğinde, bu dini yayma çalışmasının ana mekânlarının sinagoglar ve Anadolu’daki Yahudi yerleşimleri olduğu da eklenmektedir.
İlk bulgunun MS 123 ya da 124 yıllarına tarihlendiği Smyrna’daki Yahudi toplumuna ait bilgilerin paylaşıldığı, Smyrna’da Antik Bir Bulmaca: Hedone mi? Edone mi? Adonay mı? (119-133) isimli dokuzuncu bölüm, Smyrna Agorası’nda bulunan bir graffiti ve altı köşeli yıldız figürü ile ilgili oldukça kapsamlı bir analizi kapsamaktadır. İzmirli Yahudiler Türklerle Ne Zaman Karşılaştı? (135-142) isimli onuncu bölüm de ise, 1492’de İspanya ve 1497’de Portekiz’den gelen Yahudi göçünün İzmir’in Yahudi Topluluğu’nun büyüyüp gelişmesindeki katkıları incelenmektedir.
313 yılında Hristiyanlığın Bizans İmparatorluğu’nun resmi dini olarak kabul edilmesi sonucunda Roma İmparatorluğu dönemindeki Yahudi Topluluğu’nun ibadet ve inanç özgürlüğünün sona ermesi ile başlayan ve XIX. yüzyıl sonlarındaki Aydınlanma Dönemi’ne kadar geçen süreç Bizans’tan Sonra Anadolu Yahudilerinin Kaderi Ne Olacaktı? (143-154) isimli onbirinci bölümde detaylı bir şekilde aktarılmaktadır. İzmir Yahudilerinin Son İki Yüz Yılına Kuşbakışı-Kısa Bir Değerlendirme (155-171) isimli onikinci bölümde yazar 200 yıllık bir zaman diliminde Anadolu Yahudilerinin yaşamında iz bırakan ve etkili olan kavşak noktalarını detaylandırmaktadır.
Sonuç (173-175) bölümüne bakarsak, oldukça geniş bir zaman dilimini kapsayan kitapta yazar incelenen kanıtlar sonucunda, Yahudiler’in MÖ V. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yerleştiklerini, yaklaşık 26 yüzyıl süren bu süreçte Babil, Pers, Hellen, Roma, Selçuklu, Türk Beylikleri ve Osmanlı gibi farklı hâkimiyetler altında kalsalar da, Yahudi kimliklerinden uzaklaşmadıklarını belirtmekte ve “Yahudiler, 500 yıldır konuğumuzdur” saptamasının “iki bin yıllık” bir hata payı içerdiğini vurgulamaktadır. Kitabın daha sonraki kısımları da, Kaynakça (177-186), Kronoloji (187-189), Kitapta Geçen Adlar, Yerler ve Deyimler Sözlüğü (191-206) olarak sıralanmakta ve kitap Dizin (207-208) kısmı ile son bulmaktadır.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Çiğdem ÖNER (PhD.)
bozoglu.oner.cigdem@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2019/lbr-0186