Giyinmenin Kısa Tarihi
M. SCHIPPER
ISBN: 9786053117391
Sayfa: 327
Baskı Yılı: 2020
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Destek Yayınları
LIBRI VII (2021) 89-91
Geliş Tarihi: 17.02.2021 | Kabul Tarihi: 27.02.2021
Elektronik Yayın Tarihi: 02.03.2021
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2021
M. SCHİPPER, Giyinmenin Kısa Tarihi. İstanbul 2020. Destek Yayınları, 327 sayfa (69 görsel ile birlikte). Çev. N. ONARAN. ISBN: 9786053117391
Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında uzun süredir çalışmalar yapan ve düşüncelerini eserleriyle sabitleştiren Schipper, bu kez daha spesifik bir süreç olarak insanlık tarihinde bariz bir şekilde evrim geçirmiş özelliklerden giyinmenin bütününü incelemeye çalışır. Çıplak insanın neden giyinme ihtiyacı duyduğunu ve neden bugün yoğun çatışmalara sebebiyet verdiğini açıklamaya çalışan kitap 327 sayfadan oluşmaktadır. İlk olarak Önsöz (11-22) kısmında yazar kendi deneyimlerinden de yola çıkarak Âdem ve Havva’dan bugüne giyinmenin hangi koşullar altında evrilmiş olabileceğini ortaya atılan diğer teorilerle değerlendirmektedir. Her bölümün sonunda bölümde yer alan bilgilere dair dipnotlar ve referans listesi bulunmaktadır.
Beden Üzerinde Hiçbir Şey Yok (23-54) bölümünde homo erectus referans alınarak insanlık tarihinin en erken dönemlerinden itibaren giyim şekillerinin nasıl değiştiği anlatılmaktadır. Bununla birlikte cinsel organların büyücülük, savaş, kimlik tanımlama gibi durumlarda nasıl ve neden kullanıldığı ile birlikte bunlara yüklenen anlamlar değerlendirilmektedir. Farklı dönemlerde yaşamış olan topluluklara ait giyim örneği görsellerine de yer verilerek çağlar boyu gelişim sebepleri iklime, politikaya, işlevselliğe ve toplumlar arası etkileşime dayandırılmaktadır.
Basit Bir Sicimden Savurgan Görünüme (55-82) ilkel giyimden daha karmaşık sebeplere dayalı giyim modellerine geçişi daha da inceleyerek açar. Antropologlar, insanların kendilerini süsleme ve örtme eğilimlerinin çıplaklıkla ilgili utançtan ziyade dikkat çekme ile ilişkili olduğunu düşünmektedir. DNA araştırmacıları ise bu nedenleri soğuk iklime yormaktadır. Kitapta bu yorumları destekleyebilecek öneriler de ayrıca sunulmaktadır. Yazar örtünmeye yönelmenin Baliem Vadisi gibi yerlerde ayrıca kolonistler ve dindar misyonerler tarafından dayatılma sonucu gerçekleştiğini de belirtmektedir. Koteka kullanımının fizyolojik nedenlerden dinsel, kültürel ve toplumsal diğer nedenlere kadar incelemesi ve çağdaş giyim kuşam şekilleriyle karşılaştırılması bölümde genişçe yer edinmektedir. Buna bir örnek olarak 15. yüzyıl karşılaştırmalarından braguette kullanımı ve 60’larda Eldridge Cleaver’in girişimleri verilir. Cinsiyetler arası giyim farklılığının da zamanla nasıl değiştiğine, biyolojik, tarihsel ve psikolojik temelleriyle bütünsel olarak yaklaşılır.
Heyacan (Uyarılma) (83-118) başlığı giyinme sürecinin nedenlerini daha bilimsel referanslarla derinleştirmektedir. Özellikle dini sebeplerden dolayı kadınların neden daha farklı kapandığı, erkeklerin kadınların giyim şekilleri üzerindeki etkisi, Akdeniz bölgelerinde kadın saçına olan takıntı detaylandırılır. Aralarında Türkiye’den örneklerin de bulunduğu başörtüsüyle ilgili kronolojik süreç bazı olaylar ve tarihleriyle birlikte sunulmuştur. Agnes Sorel’in 1450 yılında çizilen dekolte resmi gibi örneklerle ise zıtlaşma bağlamı kurulmaktadır. Bölümün son sayfalarında Aristoteles’in düşüncelerinden yola çıkarak Antik Yunan kültüründe kadına bakış açısının iffetle ilişkili yönlerine değinilmiştir.
İmkânsız Bir Uzlaşı (119-144) bölümünde şehvet ve iffet arasındaki fark, giysilerin verdikleri mesajların iffet ve hiyerarşi tarafından belirlenmesi Courbet’in Dünyanın Kökeni gibi eserleri ele alınarak çağlar boyunca değişen anlayışlar gölgesinde yorumlanmaktadır.
Yıkanmak ve Yüzmek (145-176) giyinmenin yanında giysilerin çıkarıldığı nehirlerde yıkanma gibi köklü ritüellerin anlamlarının açıklanmaya çalışıldığı bir bölümdür. Roma Hristiyanlık döneminden itibaren modern çağa kadar vaftiz uygulamaları bölümde genişçe yer edinmektedir. Bununla birlikte Çin, Japon, Yunan ve Roma kültürlerinde yıkanma ile hamam kültürünün edindiği yer edebiyat, spor ve hijyen gibi toplumsal kavramlar çerçevesinde değerlendirilerek farklılıkları, benzerlikleri ve önemleri dönemsel aykırılıklarıyla açıklanmaya çalışılır. Ardından yıkanma eyleminin eğlence amaçlı yüzmeyi de kapsadığı durumlarda Fransa, İngiltere, Çin gibi ülkelerde giyimin ne yönde evrildiği aktarılır.
Bir insanın eli göründüğünde mi yoksa başı açık olduğunda mı çıplak sayılır? Çıplaklık hangi limitler dahilinde gereğinden fazladır? Örtünmenin Geçmişi Olarak Din (177-242), Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet inanışlarında giyinmenin çeşitliliğinin kökenlerini Âdem ve Havva’nın hikayelerinden yola çıkarak anlamlandırmaya çalışır. Dinlerin birbirinden etkilenerek ortak nedenlerle örtünme gelenekleri ve kesinlikle yasak sayılan çıplaklık durumları Hz. Musa ve Hz. Yahya’nın hikayeleri üzerinden yorumlanmaktadır. Özellikle Yahudilik ve İslamiyet inanışlarında bir kadının topuğuna veya serçe parmağına bakmak bile büyük onursuzluk durumu teşkil eder. Erwah terimi etrafında çıplaklığın kadınlar ve erkekler açısından ne şekilde cezalandırma ile sonuçlandığı ve erkek egemenliğinin kadın giyimi üzerindeki etkisinin yorumlamaları bu bölümde yer alır. Hahamlara göre çıplak olmamak tamamen kapalı bir kadın bedenine eşittir. Cinsiyetler arası bu giyim farklılıkları zamanla dinler arasında Yahudilerin özel kuşaklar, başörtüleri takmaları veya ibadet ederken ayakkabılarını çıkartmaları/çıkartmamaları şeklinde görülmeye başlanmıştır. Batı giyiniminin üzerinde en başta Yunan ve Yahudi kültürlerinin etkisi görülmektedir. Ancyra piskoposu Basil ve Antiochia’da güzelliği ile ün salmış ancak sonradan oruç tutarak kendini sadeleştiren Pelagia bu bölümde Anadolu’dan giyim ve iffet ilişkisine örnekler olarak yer alır. Bölümde ayrıca İslam giyim kuralları Kur’an’dan yapılan alıntılar ve İslam tarihinin ilk yıllarında yaşayanların yazılarının ışığında yazarın kendi deneyimleriyle de harmanlanarak aktarılır. Konuyla ilgili olarak neticede Kur’an’da kadınların nasıl giyinmesi gerektiğine dair yer alan bilgilerden alıntılarla kesin kurallar olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Çıplaklığa Karşı Protesto ve Protesto Olarak Çıplaklık (243-278) artık insanların çıplaklığı sadece işlevsel nedenlerle terk ettikleri ilk çağlardan sonra aşırı gelenekçi dinsel nedenlerle çıplaklığın tamamen reddedildiği dönemlere nasıl gelinildiği ve örnekleri hakkında fikirler verir. Vezüv ve Etna Yanardağı’nın patlamasının kadınların iffetli olmasıyla ilişkilendirilmesi bölümde geçen bir çok benzer iffet ve doğal afetler sonucu cezalandırma ile ilişkili konuya örnektir. Bölümün ilerleyen kısımlarında çağdaş örneklerle kadın haklarına aykırı görüşlerin güncel protestolarına daha fazla yer verilmektedir. Bazı kurallara göre giyinmeme hakkı ve çıplaklık protestoları ile ilgili yerlerde İngiltere’den Stephen Gough, Tunus’dan Amina Shoui ve Çin’den Bay Liu’nun aktiviteleri örnek olarak verilir. Daha önceki dönemlerde çıplaklık protestolarına benzeyecek şekilde IV. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan Adamitlerin Hollanda, Amsterdam’da bulunan Dam Meydanı’nda 1535 yılında katledilmesine atıfta bulunulur.
Küreselleşmiş Bir Dünyada Çıplak veya Giyinik Olmak (279-314) adlı son bölümde 20. yüzyılın başlarından itibaren kadın ve erkek eşitliğine yönelik atılan adımların göstergelerinden olan unisex giyim anlayışı özellikle Çin devrimleri örnek alınarak anlatılır. Bu yakınçağ eşitlik adımlarına zıt olarak ise yine üç dinin kurallarından kadın ve erkek rollerinin belirlenmesi için farklı şekillerde giyinilmesi gerektiğine dair kurallar sıralanır.
Aynı Gezgende Birlikte Yaşamak (315-327) aşırı gelenekci dindar bireyler ve liberalist düşüncenin çatışmaları etrafında dönmektedir. Kitabın son bölümü olan bu kısımda yazar artık kendi düşüncelerine daha fazla yer vermekte, liberal Batı anlayışının daha gelenekçi tepkilere karşı takınması gereken tavırlar ile gelenekci ülke yönetimlerine öneriler eşliğinde kitaba son buldurmaktadır.
Kitap görüldüğü üzere giyinme şekillerinin insan tarihinde kronolojik bir şekilde nasıl ilerlediğine belgesel bakış açısıyla yaklaşmaktan ziyade yazarın kendi yorumlarını da ekleyerek ilgili örneklere atıflar yaptığı ve görüşler belirttiği bir eser haline gelmiştir. Giyinmenin evriminin psikolojik, sosyal, eğitimsel, dini sebeplerinin ve sonuçlarının her yönden ele alınmaya çalışıldığı çalışma, bugünün giyim tarzları ve alışkanlıklarının anlamlandırılmasına tarihi veriler ışığında yardımcı olmaktadır. Erkeklerin iş görüşmelerinde kravat takarken güvensiz hissettiklerinde ellerini bu süse götürmelerinin nedenlerine kadar ince ayrıntılarla donatılmış olan kitap okuyucusuna yeni bakış açıları kazandırıyor. Yalnızca giyim şekilleri değil cinsiyetler arası ayrımları da tarih ile desteklenen toplumsal sorunlar çerçevesinde değerlendiren yazar kadınların yakın dönemlerde kazanmaya başladıkları hakları destekler nitelikte, erkeğin zekası ve kadının görünüşü ile ilgili geleneksel ve mevcut çağ ile uyumsuz varsayımların yanılgısı hakkında görüşler bildirmektedir.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Eren NACAK (PhD.)
erennacak@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2021/lbr-0305