Zaman Felsefesinin Kısa Tarihi
A. BARDON
ISBN: 9786052954072
Sayfa: 197
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
LIBRI VII (2021) 43-45
Geliş Tarihi: 18.02.2021 | Kabul Tarihi: 21.02.2021
Elektronik Yayın Tarihi: 01.03.2021
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2021
A. BARDON, Zaman Felsefesinin Kısa Tarihi. Çev. Ö. YALÇIN. İstanbul 2018. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 197 sayfa (Bibliyografya ve İndeks ile birlikte). ISBN: 9786052954072
Adrian Bardon, Amherst Massachusetts Üniversitesi’nden doktorasını tamamlamış ardından akademik çalışmalarına Wake Forest Üniversitesi’nde felsefe alanında profesör unvanıyla devam etmiştir. Bünyesinde bulunduğu üniversitede, felsefe ve bilim, felsefe ve psikoloji, siyaset felsefesi, felsefe tarihi ve din felsefesi üzerine dersler vermektedir. Bardon, özellikle zaman ve felsefe tarihi üzerine odaklanmış ve bu konuda çok sayıda bilimsel makale kaleme almıştır. 2012 yılında The Future of the Philosophy of Time, 2013 yılında ise A Companion to the Philosophy of Time adlı eserleri yayına hazırlamıştır.
Adrian Bardon tarafından kaleme alınan, Zaman Felsefesinin Kısa Tarihi adıyla çevirisi yapılan eser, yazarın “Uzay ve Zaman Felsefesi” adıyla vermiş olduğu dersin materyali olarak kullandığını belirten ve bu süreçte kendisine yardımcı olan kişilerden bahsettiği teşekkür bölümü ile başlamaktadır. “Zaman Nedir” Sorusunu Sormak Ne Anlama Gelir? (1-7) adını taşıyan bölümle esere giriş yapan yazar, Zaman ve Değişim (9-28), İdealizm ve Deneyim (29-50), Zaman ve Uzayzaman (51-79), Zaman Geçer mi? (81-114), Zaman Oku (115-129), Zaman Yolculuğu Mümkün müdür? (131-141), Zaman ve Özgürlük (143-157), Evren Zamanda Başlangıca veya Sona Sahip Olmayabilir mi? (159-177) isimli toplamda sekiz bölüme sahiptir. Sonsöz ise “Zaman Nedir?” Yanlış Soru mu? (179-185) başlığıyla ele alınmıştır. Kaynakça (187-194), Dizin (195-197) ile birlikte eser toplam 197 sayfadan oluşmaktadır.
Eser, İçindekiler, Teşekkür yazısı ile başlamakta, “Zaman Nedir?” Sorusunu Sormak Ne Anlama Gelir? (1-7) ismini taşıyan giriş bölümüyle devam etmektedir. Yazar, giriş bölümünde, zaman kavramının anlaşılmasını zor kılan durumların neler olduğunu, zaman kavramının yazılı tarih boyunca net bir şekilde ifade edilmekte güçlük çekildiğini, zaman hakkında konuşulduğunda genellikle iki olgu üzerine açıklamalarda bulunulduğunu ifade etmiştir. Bu bölümde özellikle zamanın ne olduğuna dair açıklamalarda bulunan Bardon’un, soru cevap tekniği ile düşündürdüğü, bunun üzerine açıklamalarda bulunduğu ve bir nevi sorduğu sorularla açıklamak istediği konuların taslağını belirlediğini de söylemek mümkündür. Bu bölümde sorulan soruların, aynı zamanda eserin bölümlerini de şekillendirdiği, hatta sonsözün bu bölüme göre yazıldığını da söylemek mümkündür. Zaman ve Değişim’in (9-28) konu edinildiği birinci bölüm, Akdeniz bölgesinin eski halklarından olan Elealıların zaman kavramını nasıl değerlendirdiğine dair verilerin olduğu bir bölümdür. Kronolojik sıralamaya dikkat eden Bardon, Elea okulu içerisinde yer alan doğa filozoflarının görüşlerine de yer vermiştir. İlk olarak Zenon Paradokslarını açıklamış, ardından Aristoteles’in Zenon’a vermiş olduğu cevapları bölüm içerisinde ayrıca ele almıştır. Aristoteles, Zenon’un paradokslarını ele aldıktan sonra onun çağdaşı olan idealist Parmenides’e karşı da argümanlar geliştirerek zaman kavramını daha net ifade etmeye çalışmıştır. Bölüm içerisinde son olarak Augustinus’un Teolojik İdealizmine yer veren yazar, Augustinus’un zaman kavramını teolojik temellere dayandırarak açıkladığını, açıklamalarda bulunurken onun sormuş olduğu soruları ve bunlarla ilgili alıntıları bu bölümde kaleme almıştır. Eserin ikinci bölümü İdealizm ve Deneyim’dir (29-50). Geçmiş ve gelecek fikrinin neler olduğunu ifade etmek isteyen yazarın, hafıza ve beklenti üzerine açıklamalarda bulunduğu bir bölümdür. Bu bölümde, geçmiş ve gelecek kavramları üzerine çeşitli açıklamalarda bulunulmuş ve bazı sonuçlar elde edildiği de ayrıca ifade edilmiştir. Özellikle bu kavramların var olduğuna dair hemfikre sahip olduğumuz fakat hatırlama ya da beklentinin ne anlama geldiğine dair kavramsal açıklamalarda bulunmakta güçlük çektiğimize dair bazı açıklamalarda bulunulmuştur. Bu konu üzerindeki açıklamalarını Locke’un çalışmalarından örnekler vererek sunan yazar aynı zamanda çözüm sonuç odaklı olarak konuyu ele almıştır. Sonuçları açıklarken kesin olarak ifade etmekten çekinmemiş hatta bölüm sonlarında kendi fikirlerini de söyleyerek okuyucuya düşünme payı bırakmak istemiştir.
Üçüncü bölüm, Zaman ve Uzayzaman (51-79) üzerine görüşlerin ifade edildiği özellikle Aristotelesçi Fizik anlayışının Batı’da Ortaçağ boyunca doğayı anlamak için kabul edilen bir yaklaşım olduğu ifade edilmiştir. Bu bölümde özellikle Ortaçağ din baskısının sonucunda fikir olarak gelişmeler gösteren Avrupa’da deneysel ve matematiksel olarak zaman kavramı açıklanmıştır. Değişim hareketlerine bağlı olarak adını duymuş olduğumuz bilim insanları içerisinde en dikkat çeken hatta yazarın zaman kavramını açıklarken Aristoteles’in önemli olduğunu hatta bu süreçte onun yerini Newton’un aldığını yazmış ve daha önceki bölümlerde olduğu gibi konu başlığını sorularla ve Newton’un bu sorulara verebileceği cevaplarla açıklamıştır. Newton’un uzayzaman kavramını açıkladıktan sonra kendi fikirlerine de yer vermiş ve bu şekilde anlatımı güçlendirmek istemiştir. Newton’un çağdaşları ile ortak ve farklı görüşlerine de yer veren Bardon, görelilik kavramını açıklamış ve bölüme ismini veren uzayzaman kavramının ne olduğuna ayrıca yer vermiştir. Üçüncü bölümün son pasajı ise zamanın doğası hakkında çalışmalar ile zaman deneyiminin tam olarak birleştiği nokta, yani gündelik yaşamımızda zamanın bize en çok anlam ifade eden yönünü yani geçmesini vurgulayarak sonlanmıştır. Tam da bu son ifadeyi açıklama niteliği taşıyan dördüncü bölüm Zaman Geçer mi? (81-115) sorusuyla başlamaktadır. Bu kavramın bir değişim olduğunu ifade eden yazar, sözü edilen geçişin, gerçek bir geçmiş ve gelecek kavramı ile ilintili olduğunu bunun zamanın geçişi bir nevi olayların gelecek olmaktan şimdi olmaya, şimdi olan olayların ise geçmiş olmaya ilerlerken gerçekleşen değişim olduğunu vurgulamıştır. Özellikle bu değişimi açıklarken ilk olarak mantık, ardından fizik temellerine dayalı olarak açıklamıştır.
Eserin bir sonraki bölümünde Zaman Oku (115-129) olarak adlandırılan gelecek, şimdi ve geçmiş kavramlarının bir ok benzetmesi ile açıklanmak istendiği söylenebilir. Zamanı bir doğrultu olarak kabul eden yazar, önce ve sonra kavramlarını zamanda geri gitmek ile zamanda ileriye doğru gitmek arasında bir fark olup olmadığını sormuş ve bu bağlamda zaman doğrultusuna yer vermiştir. Hatta ok benzetmesini psikolojik ve termodinamik olarak açıklamış bu açıklamalar doğrultusunda nedensel çözümlemelere gitmiştir. Altıncı bölümün Zaman Yolculuğu Mümkün Müdür? (131-141) sorusuyla bir önceki bölüme atıf niteliğinde olduğu söylenebilir. Günlük hayatta bu kavramı sürekli duyabileceğimizi ifade eden yazar, konu hakkındaki görüşünü bu çerçevede açıklamıştır. Zaman Yolculuğu kavramını ilk olarak kurgusal anlamda yorumlamış ardından bu yolculuğun mantıksal bakımdan olanaklı olup olmadığını farklı fikirlerle destekleyerek bu bölümde bu kavram üzerine odaklanmıştır. Zaman ve Özgürlük (143-157) konularını temel alan yedinci bölümde, geleceğin şimdiden yazılıp yazılmadığı sorusu üzerine odaklanılmıştır. Bu soruyu statik zaman teorisine göre açıklayan yazar, uzayzamanın zamansal boyutunun dağılmış olduğunu ifade ederek bu bölüme kadercilik olgusunu açıklayarak başlamıştır. Bir önceki bölümlerde olduğu gibi zamansal olaylara ilişkin varsayımları açıklarken Aristoteles’e değinen Bardon, kadercilik anlayışını detaylı bir şekilde ifade etmiştir. Bu bölümü açıklarken mantıksal belirlenimciliğe de değinmiş, hatta kadercilik ve belirlenimciliği farklı bir başlık altında da ayrıca açıklamıştır. Eserin, sekizinci ve son bölümü Evren Zamanda Başlangıca veya Sona Sahip Olmayabilir mi? (159-177) sorusunun sorulduğu ve buna bağlı olarak açıklamaların yapıldığı bir bölümdür. Hatta bu konu ile ilgili bazı sorulara örnek vermek gerekirse, “Zamanın kendisi başlamış mıdır ve sona erecek midir? Evren daima mevcut muydu ve bir gün varoluşunu sona erdirecek midir?” gibi sorular olabilir. Yazar bu konuları ele alırken farklı iki araştırma yöntemi uygulamıştır. Aristoteles ve Leibniz’in temsil ettiği ilişkiselciler ve Kant’ın temsil ettiği idealistler, zamanın başlangıcı veya sonu olması ile ilgili görüşlerini ifade etmiştir. Sonsöz, “Zaman Nedir?” Yanlış Soru mu? (179-185) adını taşımakta, sorulan bu soruyla giriş bölümünde yer alan ifadelere burada birer atıf niteliğinde açıklamalar yapılmaktadır. Sonuç niteliğinde olan bu bölüm, diğer sekiz bölüme de genel bir yorumlama yapılarak yazılmış, zamanın doğasına yönelik süregelen araştırmalara yer verilmiştir. Bu eserin, bir ders kitabı niteliğinde olduğu göz önüne alınarak düşünüldüğünde, yazarın önerilerde bulunmuş olabileceği de söylenebilir. Bu önerilere örnek vermek gerekirse, giriş ve sonsözün temelinde yatan “Zaman Nedir” sorusunun cevap bulunamayan bir soru olduğu, bu yüzden yanlış bir soru olabileceği düşüncesinin akla geldiği ihtimaller doğrultusunda söylenmektedir. Doğru cevap önerisi ise zamanın “ne” olmasından ziyade “nasıl” olduğu yönündedir denilerek, zamanı açıklama yöntemleri farklı disiplinlerle bir arada tutulmak istenmiştir.
Sonuç olarak Adrian Bardon, günlük hayatta sürekli içerisinde bulunduğumuz, yaşadığımız hatta sık sık dile getirdiğimiz “zaman” kavramı üzerine bu eseri kaleme almıştır. Kavramı açıklarken, kronolojik bir sıralamayı temel almış ve zaman içerisinde kavramın açıklanması ve detaylandırılmasını karşılaştırma yöntemiyle ele almıştır. Günlük hayatımızda sık sık kullandığımız kelimeleri, farklı disiplinler aracılığıyla net bir şekilde ifade etmiş ve düşüncelerimize bilimsel bir bakış açısı kazandırmıştır. Belki de farkında olmadan düşündüğümüz ve ifade ettiğimiz görüşleri kanıtlar nitelikte deliller ortaya koymuştur.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Meryem Karakurt (PhD.)
karakurtmeryemm@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2021/lbr-0293