Dilin Kısa Tarihi
D. CRYSTAL
ISBN: 9786051717173
Sayfa: 351
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Alfa Yayınevi
LIBRI VI (2020) 93-97
Geliş Tarihi: 15.12.2019 | Kabul Tarihi: 25.02.2020
Elektronik Yayın Tarihi: 19.04.2020
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2020
CRYSTAL, Dilin Kısa Tarihi. İstanbul 2018. Alfa Yayınevi. 351 sayfa. Çev. T. GÖBEKÇİN ISBN: 9786051717173
İngiliz Dilbilimci, akademisyen ve yazar David Crystal’ın, özgün adı “A Little Book of Language” olan eserini Tufan Göbekçin dilimize “Dilin Kısa Tarihi” olarak çevirerek okuyucuya kitap bittiğinde edineceği birikimin haberini vermektedir. Kitap her kitleden okuyucuya hitap etmek üzere anlaşılabilirliği artırmak amacıyla kısa tutulmuş 40 bölümden ve bir de dizinden oluşmaktadır: 1. Bölüm: Bebek Konuşması (9-14), 2. Bölüm: Ağlamalardan Sözcüklere (15-25), 3. Bölüm: Anlamayı Öğrenmek (26-35), 4. Bölüm: Titreşimler Üretmek (36-45), 5. Bölüm: Sesleri Telaffuz Etmek (46-54), 6. Bölüm: Dilbilgisini Keşfetmek (55-63), 7. Bölüm: Sohbet Etmek (64-70), 8. Bölüm: Okuma Yazmayı Öğrenmek (71-89), 9. Bölüm: İmlanın Üstesinden Gelmek (80-88), 10. Bölüm: İmla Kuralları ve Çeşitlenme (89-98), 11. Bölüm: Dilbilgisi Kuralları ve Çeşitlenme (99-106), 12. Bölüm: Aksanlar ve Diyalektler (107-116), 13. Bölüm: İki Dilli Olmak (117-124), 14. Bölüm: Dünyanın Dilleri (125-135), 15. Bölüm: Konuşmanın Kökenleri (136-142), 16. Bölüm: Yazının Kökenleri (143-150), 17. Bölüm: Modern Yazım (151-160), 18. Bölüm: İşaret Dili (161-168), 19. Bölüm: Dilleri Karşılaştırmak (169-177), 20. Bölüm: Ölmekte Olan Diller (178-185), 21. Bölüm: Dilin Değişimi (186-194), 22. Bölüm: Dilde Farklılaşmalar (195-203), 23. Bölüm: Çalışma Dili (204-211), 24. Bölüm: Jargon (212-220), 25. Bölüm: Sözlükler (221-228), 26. Bölüm: Etimoloji (229-235), 27. Bölüm: Yer Adları (236-244), 28. Bölüm: Kişi Adları (245-252), 29. Bölüm: Elektronik Devrim (253-260), 30. Bölüm: Mesajlaşma (261-270), 31. Bölüm: Dil Oyunları (271-278), 32. Bölüm: Dili Neden Kullanırız? (279-288), 33. Bölüm: Duyguların Dili (289-295), 34. Bölüm: Siyasal Yerindelik (296-303), 35. Bölüm: Edebiyatta Dil (304-311), 36. Bölüm: Bir Tarz Geliştirmek (312-318), 37. Bölüm: Dilin Karmaşıklığı (319-326), 38. Bölüm: Dilbilim (327-332), 39. Bölüm: Uygulamalı Dilbilim (333-340), 40. Bölüm: Sizin Dil Dünyanız (341-346), Dizin (347-351). Her bölüm sonunda bir önceki ve bir sonraki bölümü birbirine bağlayan ilgi çekici bir anlatıya ya da anlatı ve beraberinde bir çizime sahip bir ya da iki sayfalık bir kısım bulunur.
İlk bölümde (Bebek Konuşması: 9-14) Crystal dil öğrenme sürecini bebek ve anne bakış açılarından ele alarak anlatır. Ağlamadan Sözcüklere adlı ikinci bölümde (15-25) bebeklerin çıkardıkları seslere değinir. Daha sonra bebeklerin anadillerine ait sözcükleri ne zaman çıkardıklarını bulabilmek için bir bebeğin ilk yılındaki dil gelişimini inceler. Tonlamanın neden önemli olduğunu anlatarak dil öğrenimindeki yerinden söz eder. Anlamayı Öğrenmek bölümünde (26-35) bir bebeğin dil öğrenmek için çevresinde olup biteni izleyip dinlediğini söyler. İnsan beyninin düzinelerce dili öğrenebileceği bir kapasitesi olduğunu söyleyip Harold Williams adlı gazeteciden söz eder. Harold Williams 1918’de katıldığı Milletler Cemiyeti’nin uluslararası toplantısında delegelerin hepsiyle kendi dillerinde konuşabilmiştir ve akıcı konuşabildiği dil sayısı 58’dir. Bu çarpıcı örneği verdikten sonra yeniden bebeklere döner ve kendi oğlu Steven üzerinde yaptığı küçük bir deneyden söz eder. Aktif ve pasif söz dağarcıklarına değindikten sonra oğlu Steven’ın öğrendikleri üzerinden bebeklerin söyleyebildikleri ilk sözcüğe odaklanır. Sonunda ergenlik ve yetişkinlik döneminde kazanılan sözcük dağarcıklarının genişliği konusunda tahmini bir yaklaşımda bulunarak bölümü bitirir. Titreşimler Üretmek (36-45) bölümünde yabancı dil öğrenimi ile bebeklerin bir anadil edinme sürecini karşılaştırır. Konuşurken kullandığımız organlara vokal organlar dendiği söyleyerek bunlar hakkında bilgi verir. Konuşmanın zihinsel ve fiziksel olarak nasıl geliştiğini açıklar. Ademelması sözcüğünün nereden geldiğine dair kısa bir anlatıyla bölümü bitirir. Sesleri Telaffuz Etmek (46-54) bölümünde ise bir önceki bölümde anlattığı vokal organlar ve bunların titreşim üretimlerini anlatmaya devam eder. Ağzımızı bir tünele benzetir ve havanın bu tünelden geçerken tünelin şeklinin değiştirilmesiyle konuşmanın oluştuğunu söyler. İngilizce üzerinden örnekler vererek okuyucunun sesleri nasıl çıkardığını anlamasını sağlar. Bu sesler arasında oluşan farkın nedenini açıklar ve pratiğin dil öğrenmedeki yerine değinir. Bölümün sonunda vokal organların bulunduğu bir çizimle birlikte bu organlar hakkında biraz daha verip buradan hareketle sesbilimin konusundan söz eder.
Dilbilgisini Keşfetmek (55-63) adlı bölüme bir çocuğun artık çıkardığı sesler ve buna verilen tepkileri bağdaştırmasını anlatarak başlar. Çocuğun edindiği sözcüklerin bir listesini verir. Kızı Sue’nun dil gelişim aşamalarından yola çıkarak insanların dilbilgisini nasıl edindiklerini anlatır. Kullandığımız sözcüklerin cümle içerisindeki durumlarına göre anlamlarını ayırt edebileceğimizi ve dilbilgisinin ne anlama geldiğini belirtir. Bu durumu daha anlaşılır hale getirmek için dilbilgisi kullanarak sözcüğün anlamıyla oynamaktan söz eder. Sohbet Etmek (64-70) bölümünde, dilin faydasını, dilin hangi amaçlarla kullanıldığını irdeler. Dilin günlük olarak en çok sohbet etmek amacıyla kullanıldığından söz eder. Yine bebeklerin dil öğrenimine değinip kendi kızının öğrenme aşamalarını örnek vererek konunun daha net anlaşılmasını sağlar. Crystal, Okuma Yazmayı Öğrenmek (71-79) bölümüne çocukların kendisine okunan kitapları incelemelerinden ve yazıyı fark etmelerinden söz ederek başlar. Alfabenin ne olduğu hakkında bilgi verir. Fonetik alfabe tanımını da yaptıktan sonra İngilizceden hareket ederek sözcüklerin telaffuzlarına ve yazılışlarına değinir. Hecelemenin telaffuzu kolaylaştırdığına dair bir örnek verir. Braille alfabesinin tanımını yaparak bir tabloyla okuyucunun Braille alfabesinden bir örneği çözmesini ister. İmlanın Üstesinden Gelmek (80-88) bölümünde imla kurallarını öğrenmenin önemini anlatır ve örneklendirmelerle imla kurallarına neden ihtiyaç duyduğumuzu irdeler: birbirimizi anlamak için. Ortaçağ’da imla konusunda tutarlılık olmadığını, bir elyazmasında aynı sözcüğün birden çok şekilde yazıldığını, hatta Shakespeare’in kendisinin yazmış olduğu düşünülen altı isminden ve bunların yazılışlarının ne kadar çeşitli olduğundan söz eder. İmlanın zaman içinde geçirdiği değişimleri ve bunun telaffuza etkisini tarihsel olarak ele alır. Nihayetinde imla kurallarının iletişimi kolaylaştırdığı sonucuna varır. Markalar, işletmeler ve müzisyenlerin çeşitli amaçlarla dilde olağanın dışına çıkarak yaptığı değişikliklerden söz eder (QuikTrip, SuperValu, Toys “R” Us). Yalnız bu değişimlerin ancak sözcüklerin gerçek yazımı ve anlamı bilinirse bir anlam ifade edeceğini söyleyerek bölümü bitirir.
Onuncu bölüm (İmla Kuralları ve Çeşitlenme: 89-98) Noah Webster’ın İngilizcenin daha Amerikan görünmesi adına çeşitli sözcüklerin yazımlarını değiştirdiği bilgisiyle başlar. Bu bölümde Amerikan ve İngiliz İngilizcesi’nde farklı yazıma sahip olan sözcüklerden bazılarının örnekleri yer alır. Crystal, devletlerin sahip olduğu gücün imla kurallarının yaygınlığı üzerine etkisini açıklar. Yeniden imla kurallarını bilmenin önemine değinen Crystal noktalama işaretlerini de bu bölüme dâhil eder. Noktalama işaretlerinin cümlelerin anlamını nasıl değiştirdiğine dair örnekler verdikten sonra kimi roman yazarlarının noktalama işaretlerini kullanım şekillerine değinir. Her dilin kendine özgü noktalama işareti kullanımı olduğundan söz eder. Daha sonra internetin ve dolayısıyla web adreslerinin yapısı nedeniyle noktalama işaretleri konusuna getirdikleri yeniliği anlatır. Bölümü “@” işaretinin ortaya çıkışını ve diğer dillerdeki karşılıklarını anlattığı bir anekdotla bitirir.
Bir sonraki bölümde (Dilbilgisi Kuralları ve Çeşitlenme: 99-106) dilbilgisi sözcüklerden cümleler kurma şeklimizdir düşüncesinden yola çıkarak dilbilgisi kurallarını değerlendirir. Standart İngilizce ile İngilizce dilbilgisinin çeşitli kullanımlarının arasındaki farka değinir, bunun toplum içindeki güçlü kişilerin etkisi olduğunu dile getirir. Hala bu kurallara uyduğumuzu ve uymazsak bunun sonuçlarının neler olabileceğini anlatır. Gazete ve dergilerdeki dil kullanımına örnekler vererek belirli yapıların dili algılama şeklimizi nasıl etkilediğini gösterir. Star Wars filminde Yoda karakterinin İngilizce’yi kullanımına değinir ve öğe dizimi ne kadar değişse de dil olarak anlaşılabildiğini ama yine de farklı bir dil konuşuyormuş gibi algılandığını anlatarak bölümü bitirir. Aksanlar ve Diyalektler (107-116) başlıklı bölümde diyalekt teriminin tanımını yapar ve bunu örneklendirir. Diyalekt sayesinde insanların coğrafik olarak nereli olduklarına dair çıkarım yapabildiğimizi vurgular. Daha sonra aksan terimini açıklar ve aksanın hangi durumlarda değişebileceğinden, vokal organların bu değişimlere aşina olduklarından söz eder. İngilizce’de kabul gören telaffuzun tanımını yaptıktan sonra nasıl ve neden oluştuğunu açıklar. Telaffuz konusundaki bu durumun birçok dilde var olduğunu belirttikten sonra aksanların ve diyalektlerin insanların kimliği hakkında bilgi verdiğine dair bir anlatıyla bölümü bitirir.
Crystal, İki Dilli Olmak (117-124) adını verdiği bölüme dilin kimlikle olan bağlantısını anlatarak başlangıç yapar. Bilingual, trilingual, multilingual, polyglot sözcüklerini tanımlar ve bunların nasıl oluşabildiğini açıklar. Dilin kimlikle olan bağlantısını yeniden dile getirerek yerel dillerin yasaklanmasının örneklerine değinir. “Uluslararası Anadil Günü”nün niçin 21 Şubat’ta kutlandığını anlatır. Bir diğer önemli tarih olan 26 Eylül’de “Avrupa Diller Günü”nün kutlandığını ve bunun amacını belirtir. Bölümün sonunda Avrupa Konseyi’nin “Dil Pasaportu” fikrinden ve europassten söz eder. Dünyanın Dilleri (125-135) bölümünde dünyada pek çok dil ve diyalekt olduğundan söz eder. Dilbilimcilerin araştırmalarında dil ya da diyalekt ayrımını nasıl yapabildiğini açıklamak adına bir örnek verir. Daha sonra “baba” sözcüğünün çeşitli dillerdeki karşılığından yola çıkarak bir ortak nokta bulur ve sözcüğün kökenine dair bir açıklama yapar. Dil aileleri üzerine örnekler ve bilgiler verir. Dilbilimcilerin bu şekilde bir sınıflandırma yaparak incelemelerini yürüttüğünü anlatır. Sir William Jones’un iddiasından söz edip onun haklı çıktığını söyler ve Hint-Avrupa dil ailesini anlatır. Sonucunda, dünyadaki diller tek bir dilden türemiş olabilir mi, şeklinde bir soru sorar ve bir sonraki sayfaya bazı Hint-Avrupa dilleri ile ilgili bir harita yerleştirmiştir.
Konuşmanın Kökenleri (136-142) bölümüne Baskça hakkında bilgiler ve bu dilin kullanımı ile ilgili örnekler vererek başlar. Yeniden bazı dilleri karşılaştırır ve “konuşma ne zaman başlamıştır” sorusunu sorar. Konuşma hakkında tarihsel bilgiler verdikten sonra konuşma yeteneğinin nasıl yayıldığını bilmediğimizi ama birçok farklı dil ailesinin ortaya çıktığını yazıya döküldükleri için bildiğimizi söyler. Bölümü insanların dili ilk nasıl öğrendiklerine dair mitoloji kaynaklı anlatılara yer vererek bitirir. Yazının Kökenleri (143-150) adlı bölümde trafik işaretlerinden yola çıkarak insanların ilk olarak ne zaman yazmaya başladıklarını anlatır. Anlatısını çiviyazısına bağlayarak bu sistem hakkında bilgi verir. Bölümü logograf ve bunlardan oluşan dillerden biri olan Çince hakkında örnekler vererek bitirir. Modern Yazım (151-160) başlıklı bölümde önce sesler yerine şekiller kullanan Mısır hiyerogliflerinden söz eder, daha sonra da sesler yerine işaret kullanımına değinip hece ve hece yazımını kullanan dillere değinir. Bu noktadan hareketle alfabetik yazımın tarihçesini ele alır ve fonetik yazımı da konuya dâhil eder. Son olarak alfabeden, hecelemeden ve bunlarla bağlantılı olarak NATO fonetik alfabesinden söz ederek bu alfabenin listesini verir.
On sekizinci bölüm (161-168) işaret dilinin tanımıyla başlar. Crystal, bazı meslek alanında kullanılan çeşitli işaretleri, işitme engelli bireylerin kullandığı işaret dilinin tarihçesini ele alır. İşaret dilinin ülkenin anadiline, hatta bulunulan yörenin diyalekt ve aksanına göre değişebileceğini bir örnekle belirtir. Bölümü işaret dilinde isimlerin nasıl telaffuz edileceğini ve daktilolojiyi ele alarak bitirir. Diğer bölüme geçmeden önce Amerikan ve İngiliz parmak telaffuzunu gösteren bir çizime yer vermiştir. Dilleri Karşılaştırmak (169-177) adlı bölümde İngilizce ve bir ton dili olarak tanımladığı Çince arasında telaffuz farklılıklarını ele alır. Yine Galce ve İngilizceyi, İngilizce-Almanca ikilisini Fransızcayı öğe dizimi bakımından karşılaştırır. İngilizce ve Latinceyi dilbilgisi açısından ele alır. Çeldirici sözcük tanımından söz eder ve bunu örneklendirir. Farklı dillerde aynı anlamlara gelen kelimelerin kullanım alanlarında farklı anlamları taşıdıklarını İngilizce thank you ve Fransızca merci sözcükleriyle örneklendirerek belirtir. Son olarak nezaket kuralları çerçevesinde konuşmanın nasıl şekillendiğine dair küçük bir anlatıyla bölümü bitirir.
Crystal yirminci bölüme (Ölmekte Olan Diller 178-185) bir dilin neden öldüğünü sorgulayarak başlar. Daha sonra tehdit altındaki diller tanımını yapıp dünyada konuşulan dillerin nerelerde olduğunu belirtip günümüzdeki dillerin ne kadarının bu yüzyıl içerisinde ölebileceğine dair tahmini bir hesap yapar. Şu an ölü diller olarak tanımladığımız ama birçoğu hakkında bilgi sahibi olduğumuz dilleri yazıya döküldüğü için bildiğimizi belirttikten sonra yeniden dillerin ölmesine nelerin ya da kimlerin neden olabileceği sorusunu yanıtlamaya çalışır. Bu bağlamdan yola çıkarak bir dilin nasıl korunacağına dair bilgiler verip dilbilimcilere düşen görevi belirler. Crystal, bölümü eski bir dilin ölümünden iki yüz yıl sonra papağanlar sayesinde nasıl canlandığına dair bir anlatıyla bitirir.
Crystal’in Dilin Değişimi (186-194) adını verdiği bölüm canlı bir dilin hareketliliği üzerine kuruludur. Yazar teknolojinin sözcük dağarcığının ve dolayısıyla dilin değişimine olan etkisini örneklerle tartışır. Daha sonra dilbilgisindeki bir değişikliğin topluma yayılmasındaki önemli etkenlerden söz ederek İngilizce üzerinden bu değişimleri örneklendirir. Anlatısını telefonun icadıyla dillere giren “alo” sözcüğüyle ilgili verdiği bilgilerle bitirir. Yirmi ikinci bölüm Dilde Farklılaşmalar’da (195-203) insanın sahip olduğu sesin niteliği ve kullandığı sözcüklerden yola çıkarak kişinin yaşını tahmin edebileceğimize dair bir iddia ile başlar. Crystal dildeki farklılaşmaları birçok dilden örneklerle aktardıktan sonra konuştuğu dili duyarak ya da yazdığı yazıya bakarak kişi hakkında hangi bilgilere sahip olabileceğimizi belirtir. Bölüm yazarın dilde zaman algımızdan kaynaklı oluşan bir değişiklik üzerine aktardığı anlatısıyla son bulur. Yirmi üçüncü bölüm Çalışma Dili’ni (204-211) konu alır. Crystal yazım tarzının yazarın amacı doğrultusunda değişikliğe uğramasını örneklerle anlatır. Buradan hareketle mesleki diyalektlerin nasıl oluştuğunu belirtir ve düzenlediği testi çözmesini isteyerek okuyucuyu sürece dâhil eder. Bölümün sonunda Dilin Kodlanması adlı bir anlatı yer alır.
Yazar yirmi dördüncü bölümde (Jargon: 212-220) jargonun ne olduğunu ve nasıl işlediğini örneklerle anlatır. Anlatıyı kafiyeli jargon örnekleri vererek sonlandırır. Crystal Sözlükler (221-228) adını verdiği bölümde bir kişinin ne kadar sözcük bilebileceğini anlatırken sözlüklerin önemini, faydasını ve ne tür bilgiler verdiğini ele alır. Anlatısını sözlüklerde sözcüklere nasıl yer verildiğini Thesaurus ve eşanlamlılar sözlükleriyle karşılaştırarak bitirir. Etimoloji’nin konu alındığı yirmi altıncı bölümde (229-235) etimolojinin tanımını yaptıktan sonra örneklerle bazı sözcüklerin ortak kökenini bulur. Böylelikle etimolojinin önemine değindikten sonra etimologlardan ve her kelimenin bir geçmişi olduğundan söz eder. Bölümü bridegroom, cockroach ve sparrow sözcükleri üzerinden etimolojiye dair anlatısını destekleyerek bitirir.
Yirmi yedinci bölümde (Yer Adları: 236-244) yer adlarının nasıl oluştuğunu örneklere anlatır ve bölüm sonunda fantezi eserlerin cadde adlarını nasıl etkilediklerini ele alır. Bir sonraki bölümde (Kişi Adları: 245-252) adın, soyadın nasıl oluşturulduğundan, kullanım şekillerinden, dillerin adlandırma alışkanlıklarından söz eder. Bölümü yazarların karakterlerini nasıl adlandırdıklarına dair bir anlatıyla sonlandırır. Yirmi dokuzuncu bölümde (Elektronik Devrim: 253-260) bilgisayarın dilimizi nasıl değiştirdiğini, klavyeyle yazmanın dilbilgisinde ne gibi değişikliklere neden olduğunu, yüz simgelerinin iletişimdeki rolünü ele alır. Sonunda da internet yazınının sahip olduğu özellik ve kurallardan söz eder. Mesajlaşma (261-270) adlı bölümde kısaltmaları, mesaj dilinin ayrı bir dil olup olmadığını, gençlerin ve yaşlıların dili kullanımlarını örneklerle irdeler. Mesajlaşmanın diğer dillerdeki farklılıklarına değindiği bir anlatıyla bölümünü sona erdirir. Bir sonraki bölümde (Dil Oyunları: 271-278) çeşitli örneklerle dilde yapılan oynamaları ele alır ve bunları neden yaptığımızı sorgular. Duvar yazılarında yer alan dil oyunlarından söz ederek anlatısını bitirir.
Otuz ikinci bölümde (Dili Neden Kullanırız?: 279-288) dilin kullanım amaçlarını irdeler ve internet dili üzerine bir anlatıyla bölümü sonlandırır. Duyguların Dili (289-295) adlı bölüme kurduğumuz cümlelerin duygularımızı nasıl yansıttığıyla başlar. Sözcük seçimlerinin konuşmacının düşünce ve duygularını belirttiğinden söz ederek bu seçimlerle insanların nasıl manipüle edilebileceğini dile getirdikten sonra retorik sanatını ele alır. Otuz dördüncü bölüm (Siyasal Yerindelik: 296-303) toplumun hiçbir kesimini gücendirmeden hangi sözcükleri kullanıp kullanamayacağımıza dair bir anlatıdan oluşur ve bölüm siyasal yerindelik hareketiyle ilgili kısa bir bilgiyle son bulur. Edebiyatta Dil (304-311) adlı bölümde literatüre sözcüğü üzerinden edebiyatın tanımını yaptıktan sonra yazılı ve sözlü edebiyatın ortak noktasına değinir. Bölümü clerihew adı verilen komik şiirler üzerine bilgilerle sonlandırır. Otuz altıncı bölüm (Bir Tarz Geliştirmek: 312-318) yazarların sahip olduğu tarzlardan, durum ve ortamlara uygun konuşma tarzlarından söz eder. Crystal, Dilin Karmaşıklığı (319-326) adını verdiği bölümde yazarların nasıl kelime türettiğinden yola çıkarak dilin ne olduğunu ve neden özel olduğunu ele alır. Bölümü hayvanların iletişim kurma şekillerinden söz ettiği bir anlatıyla bitirir.
Otuz sekizinci bölümde (Dilbilim: 327-332) dilbilimin ve dilbilimcinin ne olduğunu sorgular, dilbilimcilerin görevlerini anlatarak gelişen teknoloji nedeniyle bilinen dillerin bile yeniden incelenmesi gerektiğini dile getirir. Bölümün sonunda dil ve dilbilimle ilgili çeşitli sorulara yer verir. Bir sonraki bölümde (Uygulamalı Dilbilim: 333-340) dil gecikmesi üzerine verdiği bir örnekle bir konuşma terapistinin bu durumda hangi aşamaları uygulayacağını belirtir. Buradan konuşma terapistleri ile uygulamalı dilbilim arasında bir bağlantı kurarak uygulamalı dilbilimin diğer alanlara uygulanışı hakkında bilgi verir. Bölümü gelecekte teknolojinin gelişmesiyle dil üzerinde hangi bilgilere sahip olabileceğimize dair bir anlatıyla bitirir. Kitabın son bölümünde (Sizin Dil Dünyanız: 341-346) Crystal dile ilgi duyanlar için altı tavsiye verir ve dilbilim için neler yapılabileceğinden söz eder. Kitabını “dil konusunda “küçük bir kitap” okudunuz. Ama dil büyük bir konudur.” diyerek bitirir.
Crystal, konuşmanın nasıl oluştuğunu bebek konuşmasından başlayarak ele alıp dilbilgisi kurallarının varlığına değindikten sonra güncel kullanım alanlarından hareketle dilbilgisi ve imla kurallarından dile, farklı dillerin varlığına, konuşmaya, yazıya, kısacası dil ile ilgili tüm noktalara değinerek birçok konuyu kısaca ve anlaşılabilir biçimde aktarmıştır. Dilin Kısa Tarihi özellikle dilbilim alanıyla ilgilenmeyi planlayan kişiler için yol gösterici bir giriş, alan dışı okuyucular için anlaşılır bir rehberdir.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Rabia AKÇORU (PhD.)
rabiakcoru@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2020/lbr-0235