Tabakat-ı Nasırî (Moğol İstilasına Dair Kayıtlar)
Minhac-ı Sirac el-Cüzcanî
ISBN: 9786051554563
Sayfa: 327
Baskı Yılı: 2016
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Ötüken Yayınları
LIBRI V (2019) 91-95
Geliş Tarihi: 28.06.2019 | Kabul Tarihi: 27.09.2019
Elektronik Yayın Tarihi: 03.11.2019
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2019
Minhac-ı Sirac el-Cüzcanî, Tabakat-ı Nasırî (Moğol İstilasına Dair Kayıtlar). M. UYAR (Ed.), İstanbul 2016. Ötüken Yayınları, 327 sayfa. ISBN: 9786051554563
Ortaçağ tarihi çalışmalarının en büyük sıkıntılarından birisi olan dil çeşitliliği ülkemize olumsuz bir yönde yansımış ve bu alanla ilgili yapılan çalışmaları da zorlaştırmıştır. Bu zorluklar ise bilim dünyasını kesintiye uğratmaktadır. Bu sorunu ülkemiz adına giderebilmek için yabancı diller öğrenmemiz ve bolca çeviriler yapmamız gerekmektedir. Burada kitap tanıtımını yapacağımız eser ise Ortaçağ Müslüman tarih yazıcılığı açısından en önemli kaynak eserlerden birisi olan Minhac-ı Sirac el-Cüzcanî’nin Tabakat-ı Nasırî (Moğol İstilasına Dair Kayıtlar)’nin Farsça’dan Türkçeye çevirisidir. Eser ülkemizin önde gelen Moğol tarihçilerinden olan Doç. Dr. Mustafa UYAR tarafından tercüme edilmiştir. Çalışma içerisinde söz konusu eserin Farsça metni de verilmektedir.
Eser, İçindekiler (7-8), Kısaltmalar (9), Önsöz (11-12) ile başlamaktadır. Eserin Giriş (13-33) kısmında Mehmet Fuad Köprülü’nün müellif hakkında bir alıntısından bahsedip akabinde müellifin hayatı hakkından doyurucu bilgiler verilmekte olup aynı zamanda kaleme aldığı bu eserin kaç bölümden meydana geldiği ve günümüzde hangi dillerde bulunduğu hakkında detaylı bilgiler verilmektedir. Tercüme (37-189) kısmında müellifin Moğollar hakkındaki yazıları verilmekte olup hatalı olan bilgileri ise dipnotlar şeklinde düzeltilmektedir. Eser, daha sonra okuyucuyu Ortaçağ ve konu edilen tarihi dönem ile ilgili oldukça detaylı literatür bilgisi sunan Kaynakça (190-196) ve eserin kullanımını oldukça kolaylaştıran Dizin (196-210) ile devam etmektedir. Son olarak da eser Farsça Metin (211-327) kısmı ile nihayete ermektedir.
Çalışmanın Önsöz (11-12) kısmında editör, eser hakkında Mehmet Fuad Köprülü’nün görüşlerini vermekte olup eserin diğer bölümleri hakkında bilgiler vermekte ve ayrıca yabancı dillere de çevirilerinin olduğunu belirtmektedir. Son olarak da eserde emeği geçen Doç. Dr. Erkan GÖKSU, Doç. Dr. Dursun KÖSE ve Nazife Gövce’ye teşekkür edilmektedir.
Giriş (13-33) kısmını editör, Mehmet Fuad Köprülü’nün müverrih hakkındaki bir yazısıyla başlatmıştır. Ardından Cüzcanî’nin hicri 589/miladi 1193 yılında Firuzkuh’da dünyaya geldiğini ve Delhi Türk Sultanlığı’nda en yüksek dinî-kazaî mevkilere kadar yükselmiş olduğu hakkında detaylı bilgiler vermektedir. Müellifin ölüm tarihi hakkında ise hiçbir malumatın bulunmadığını da ayrıyeten bildirmektedir. Giriş kısmının bir diğer kısmında ise müellifin eseri hakkında detaylı malumatlar verilmektedir.
Eserin ana bölümü Tercüme (37-189) adını taşımaktadır. Ana bölümünün ilk alt başlığı ise İslam (Ülkelerindeki) Hadiseler ve Kâfirlerin –Allah Onları Mahvetsin!– Hücumu (37-41) adıyla başlamaktadır. Bu başlıkta Müverrih genel bir giriş yapmakta olup Moğol istilasını bazı hadis kitaplarına bağlamaktadır. İslam Dünyasına Saldıran Türklerin İlki Olan Karahıtaylar (42-45) bölümünde Moğol istilasından önce Karahitaylardan bahsetmiş olup ilk istilaları bunlardan başlatmıştır. İkincisi Çengiz Han –Allah Ona Lanet Etsin– (46-54) kısmında ise Cengizhan’ın Moğolları tek çatı altında birleştirmeye çalışması ve birleşmelerinin ardından da Otrar olayını anlatmaktadır. İslam Memleketlerinde Gerçekleşen Olayların Anlatılması (55-60) alt başlığında ise Cengiz Han’ın Otrar bölgesine gelmesini ve Cengiz Han’ın bir rüyasını anlatmaktadır. Ayrıca Buhara ve Semerkant şehirlerinin Moğolların ele geçirilişini ve Moğolların Sultan Muhammed Harezmşah’ı takip etmelerinden de bahsetmektedir. Cengiz Han Ordusunun Ceyhun’dan Horasan Taraflarına Geçmesinin Anlatımı (61-65) alt başlığında ise tüm Horasan halkının Moğollara karşı şehirlerini tahkim etmeye çalıştıklarını fakat Moğolların gelişinden sonra birçok Horasan şehrini yağma edildiği anlatılmaktadır. Mel’un Çengiz Han’ın Ceyhun Nehri’ni Geçmesinin Anlatımı (66-67) kısmında ise Cengiz Han’ın bizzat Horasan’a geçip ele geçirilemeyen Nasrkuh Kalesi’ni ele geçirilişini anlatılmaktadır.
Celalü’d-din Mengübirni Harezmşah’ın Gazne’ye Gelişi Ve Orada Karşılaştığı Hadiselerin Anlatımı (68-70) alt başlığında ise Moğol saldırılarına karşı Gazne’de bir ordu kurulmaya çalışıldığı ve bu ordunun da birkaç başarısından sonra da yenildiği zikredilmiştir. Velh, Toharistan ve Bamiyan Kalelerinin Düşmesinin Anlatımı (71)’nda, Velh Kalesi’nin Moğollar tarafından ele geçirilişi anlatılmaktadır. Horasan Şehirlerinin Düşmesi Ve Halkının Şehid Olmasının Anlatımı (72-76) alt başlığında ise Cengiz Han’ın oğullarından bahsedilip, Moğolların Merv, Nişabur ve Herat’ı ele geçirişlerinden bahsedilmektedir. Ayrıyeten müellif duyduğu bir hikâyeyi de anlatmaktadır. Horasan Vilayetinin Ve Tekrar Eden Olaylarının Anlatımı (77-80) alt başlığında ise Moğolların aldığı birkaç mağlubiyetten sonra Horasan Bölgesi’nde kendilerine karşı ayaklanmalar çıkması ve bunun üzerine Moğollar’ın tekrar Horasan’ı talan etmeleri ele alınmıştır. Kaliyün Ve Fivar Kalelerinin Moğol Ordusu Tarafından Ele Geçirilmesinin Anlatımı (81-84) alt başlığında ise Moğolların Kaliyün ve Fivar kalelerini ele geçirilişlerinden bahsedilmektedir.
Gur, Garcistan Ve Firuzkah Olaylarının Anlatımı (85-88) alt başlığında, Moğolların Firuzkuh Kalesi’nin ele geçirilişini ve bizzat müellif Cüzcanî’nin de savunduğu Tülek Kalesi olayları anlatılmaktadır. Seyfrud Kalesi Olaylarının Zikri (89-95) başlığında ise Moğolların Seyfrud Kalesi’ni kuşatması ve burada kale halkının çektikleri sıkıntılar anlatılmaktadır. Ayrıca müellif eserinin bazı kısımlarında bazı nasihatlerde bulunmaktadır. Bu nasihatlerinin biri de burada yer almaktadır. Garistan’ın Eşyar Kalesi Ve Diğer Kaleler Hakkındaki Olayların Anlatımı (96-97) başlığında ise Moğolların Eşyar Kalesi’nin ele geçirmesini anlatarak bu kale ile birlikte Garistan’daki tüm kalelerin Moğolların ellerine geçtiğini anlatmaktadır. Cengiz Han’ın Türkistan Tarafına Dönmesi Ve Cehenneme Gitmesinin Anlatımı (98-102) başlığında ise Cengiz Han’ın betimlemesi yapılmış ve Cengiz Han’ın üç özelliğinden bahsedilmiştir. Bu özellikleri de hikâyelerle desteklenmeye çalışılmıştır. Ayrıca müellif tarafından Çengiz Han’ın ölümünden de bahsedilmiştir.
Üçüncüsü Tuşi Bin Çengiz Han (103-104) alt başlığında ise Cengiz Han’ın oğlu Cuci’den bahsedilmiş olup onun karakteri ve ölümü üzerinde durulmuştur. Dördüncüsü Oktay Bin Çengiz Han (105-111) alt başlığında ise Çengiz Han’ın oğlu Ögeday’dan bahsedilmiş olup onun Müslümanlara karşı ılıman bir yaklaşımı olduğu dile getirilmiştir. Müellif bu durumu da birkaç hikâye anlatarak pekiştirmeye çalışmıştır. Oktay’ın Irak Ve Türkistan Ülkelerine Asker Sevk Etmesinin Anlatımı (112-116) başlığında ise Moğolların Horasan üzerinden Irak ve Azerbaycan bölgelerini yağmalamasından bahsedilmiştir. Ayrıca Fars, Kirman, Gur ve Horasan meliklerinin Moğollara bağlılık bildirmeleri anlatılmış ve Moğolların Sistan Bölgesi’ne yönelmeleri süreci ortaya konmuştur. Moğol Ordularının Gur, Gazne Ve Lehaver (Luhur/Lahor) Tarafına Sevkinin Anlatımı (117-121) alt başlığında ise Moğolların Gazne, Sistan ve Gur bölgelerine yönelmelerini ve buradaki ileri gelenlerle Moğollar arasındaki çatışmaları anlatılmaktadır. Oktay bin Çengiz Han’ın Ölümünün Anlatımı (122-123) başlığında Moğolların kuvvetinin azaldığı döneme girdiği bir hikâyeye dayandırılarak perçinlenmiştir. Ayrıca müellif Ögeday’ın ölümünden sonraki halefin nasıl geçeceği hakkındaki bir takım Moğol adetlerini anlatmıştır.
Beşincisi Çağatay Bin Çengiz Han (124-126) başlığında ise müellif Çağatay’ı yererek bazı hikâyeler anlatmıştır. Altıncı alt başlık olan Köyük Bin Oktay (127-129)’da ise Göyük Han’ın başa geçişinin hikâyesi anlatılarak Çin, İran, Hindistan, Horasan ve Irak bölgelerine ordu sevk etmesi sürecinin ayrıntıları ortaya konmuştur. Müslümanların Kerametinin Anlatımı (130-132) alt başlığında ise Göyük döneminde Müslümanlar aleyhinde yapılan planın ters düz olmasını anlatmıştır. Mel’un Köyük’ün Ölümünün Anlatımı (133-135) alt başlığında ise Göyük Han’ın ölümü bir hikâyeye bağlanarak anlatılmıştır. Yedincisi Batu Bin Tuşi Bin Çengiz Han (136-139) başlığında ise Batu’nun kim olduğu ve kendisine verilen bölgeler anlatılmakta olup ayrıca Batu’nun Müslümanlığa bakışı da ortaya konmaktadır. Müellif bu kısımda bir de Moğollarda ölü gömme geleneğine değinmektedir.
Sekizincisi Menkü Han Bin Toli Bin Çengiz Han (140-142) alt başlığında müellif Cengiz Han’ın oğlu Toluy’un oğullarından bahsetmekte olup Menkü’nün tahta geçişini anlamakta ve Moğollar içindeki huzursuzluğu da dile getirmektedir. Mülhitlerin Sukutunun Anlatımı –Allah Tümüne Lanet Etsin– (143-147) başlığında ise Moğolların, Batinîler üzerindeki seferini anlatmaktadır ve ayrıca müellif bu konu ile ilgili başından geçen birkaç olayı da kaydetmektedir. Minhac-ı Sirac İçin –Toprağı Güzel Olsun– (148-149) alt başlığında ise Moğollar tarafından Batinîlerin kalelerinin ele geçilişi anlatılmaktadır. Şemsü’d-din Muhteşem’in Başına Gelen Olayın Anlatımı (150-152) başlığında, Batinîler ile ilgili bir olayı dile getirmekte olup bu olayı da hikâyenin sonunda bir nasihat ile perçinlemektedir. Ayrıca aynı başlıkta kısaca Moğollardan da bahsetmekte olup Menkü Han’ın ölümüne de değinmiştir.
Dokuzuncu alt başlık olan Hülavu Bin Toli Bin Çengiz Han (153-154)’da, Hülagü Han’ın Münke Han tarafından görevlendirilişi ve Batı seferine çıkışı hakkında bilgi verilmektedir. Darü’l-Hilafe Hadisesinin Anlatımı (155-161) bölümünde ise, Moğolların Irak Bölgesi’ne yönelmelerini ve Moğollar ile bölge ahalisi arasındaki, Bağdat Abbasi Halifesi dâhil, çatışmalar anlatılmaktadır. Emirü’l- Mü’minin’in (El-Must’asım Billah) –Allah Ondan Razı Olsun!– Şehadetinin Anlatımı (162-165) alt başlığında ise, müellif Abbasi Halifesi’nin akıbetinin ne olduğu ve Hülagü ile Berke arasındaki anlaşmazlığın sebebine değinmiştir. Ayrıca Moğolların Bağdat’ı yağmalamasının sonrasına da değinilmiştir. Hülavu’nun Haleb ve Şam tarafına Yönelmesinin Anlatımı (166-168) alt başlığında ise, Moğolların Bağdat yağmasından sonra Irak ve Suriye’ye doğru ilerlemelerinden bahsedilmiştir. Meyyafarikin Müslümanlarının Kerametinin Anlatımı (169-170) başlığında ise Moğolların Meyyafarikin Kalesi’ni kuşatması anlatılmaktadır. Meyyafarikin Müslümanlarının Başka Bir Kerametinin Anlatımı (171) bölümünde ise, Melik Bedrü’d-din Lülü MusulÎ’nin oğlunun gördüğü rüyayı ve bu rüya sonucunda yaptığı faaliyetler anlatılmaktadır.
Moğolların –Allah Onlara Lanet Etsin!– Çöküşünün Anlatımı (172) alt başlığında ise Moğollar hakkında bir kasideden bahsedilmiştir. İmam Yahya A’kab’ın –Allah Ondan Razı Olsun!– Kasidesi (173-180) başlığında ise müellif, Moğolların yıkılışını İmam Yahya A’kab’ın kasidelerine bağlamış ve bu olayı astronomiyle de perçinlemiştir. Onuncusu Moğol Berke Han Bin Tuşi Bin Çengiz Han –Üzerine Rahmet Olsun!– (181-182) alt başlığında ise Berke Han hakkında bazı bilgiler verilmekte olup, onun Hindistan’a gönderdiği elçilere de değinmektedir. Berke Han’ın Müslümanlıktaki Katiyetinin Anlatımı (183-187) başlığında ise müellif Berke Han’ın Müslümanlık dinine olumlu bakışını anlatmaktadır ve bunu birkaç hikâye vererek daha da kesinleştirmeye çalışmıştır. Bu Kitabın Neticesi (188-189) adlı son başlıkta ise müellif eserini sonlandırdığından ve bunun karşılığında aldığı hediyelerden bahsetmiştir.
Tabakat-ı Nasırî adlı eser Ortaçağ-İslam Dünyası’nda önemli bir yere sahiptir. Eser sadece siyasi olayları ihtiva etmemekte olup bunun yanında Moğollar hakkında pek çok bilgiler vermektedir. Buna örnek olarak Moğollardaki ölü gömme geleneği, Cengiz yasası ve Moğollarda fal bakmanın önemi gibi pek çok konuda bilgiler vererek bunları da çoğu kez hikâyelerle perçinlemektedir. Müellifin eseri toplam yirmi üç tabakattan oluşmaktadır. Eser Hz. Âdem’den başlayarak müellifin dönemine kadar (H. 658/ M. 1260) gelmektedir. Eser genel İslam tarihi niteliği taşıdığı için önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Umut ederiz ki yeni nesil tarihçilerimiz de eserin geriye kalan kısımlarını tercüme ederek Türk tarih literatürüne önemli katkılar sağlarlar.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Osman YURDAKAL (Lisans Öğrencisi)
osmaanyurdakal@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2019/lbr-0194