Geldim Gördüm Yendim
Peter JONES
ISBN: 9786050204957
Sayfa: 400
Baskı Yılı: 2016
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Say Yayınları
LIBRI V (2019) 87-89
Geliş Tarihi: 28.06.2019 | Kabul Tarihi: 26.09.2019
Elektronik Yayın Tarihi: 03.11.2019
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2019
P. JONES, Geldim Gördüm Yendim. İstanbul 2016. Say Yayınları, 400 sayfa. Çev. F. Sezer. ISBN: 9786050204957
Yazar P. Jones, Cambridge Üniversitesi’nde eğitim görmüş 1997 yılında emekli olmuştur. Emekli olana kadar Cambridge ve Newcastle Üniversitesinde Eski Yunan ve Roma üzerine dersler vermiştir. Eski Yunan ve Roma üzerine birçok eser kaleme almıştır. Eser haritalar ve giriş kısımlarıyla başlar. On bir bölümden oluşur her bir bölüm başlıklar halindedir. 1200 yıllık Roma tarihini kısa kısa özetleyerek bu eserinde okuyucusuna aktarır. Birinci bölümde yazar zamanın mitleri içinde kaybolanlar diye başlık atarak Romanın kuruluş hikâyesinin mitinden bahseder. Aeneas’tan Romulus, Remus ve Roma’ya diyerek başlar. Romalıların kuruluşuna dair iki efsanenin türemesinden birinin tamamen Hellenlere ait olmasından söz eder. Daha sonra Romalıların bunu kendilerine mal ederek Aeneas’ın Roma halkı lideri olduğunu, kurucusunun ise onun soyundan gelen Romulus’u ilan ederek ikisi arasında bağ kurarlar (19-22).
Roma sıradan küçük bir şehirken daha sonra yedi tepesi olan büyük bir şehir halini almıştır. Roma’nın yedi tepesi Palatino, Capitoline, Quirinal, Viminal, Esquiline, Caelian ve Aventine’dir (23-24). Yedi tepeden sonra Romalıların kullandıkları dilden, kölelerden ve senatodan bahsedilir. Birinci bölümün son kısmında ise Romulus’un ölümü anlatılır ve ikinci kısma geçilir. İkinci bölümde ise yazar “Roma Var ama Romalı Yok” diye başlık atarak ilk krallardan bahseder. Romulus’un ölümünden sonra başa geçen birçok kral olduğunu fakat kralların hiçbirinin gerçek bir Romalı olmadığından bahseder (35-36). Daha sonra bu bölümde yönetimden suç ve cezalardan kölelerden bahsi geçen bazı tarihi kişiliklerden bahseder. Roma’nın ilk hapishanesinden, Vesta Tapınağı’ndan, Hıristiyanlıktan, bazı tanrılardan, zorba krallardan bahseder (36-54). Son olarak Roma’nın boyutlarını anlatır ve ikinci bölümü sonlandırır.
Üçüncü bölümde ise “Romalı Olmak Ne Demekti?” diye başlık atarak Romalı nasıl olunur onu anlatır (55-76). Son olarak Roma Devleti’nin büyüklüğünü anlatır ve üçüncü bölümü sonlandırır. Dördüncü bölümde ise tekrar “Romalı Olmak Ne Demekti?” diye başlık atarak bu sefer Cumhuriyet’in yükselişini anlatır (81-98). Beşinci bölümde ise “Şimdi Onların Vakti” diye başlık atarak bu kısımda Kartacalılardan, Hannibal ve imparatorluktan bahseder. Denizci ve güçlü bir devlet olan Kartacalıları anlatır. Ardından Roma ile olan husumetlerinden bahseder. Bu kısımda yine Fenikelileri ve Pön Savaşı’nı mercek atına alır (101-102).
Altıncı bölümde ise “Çözümü Olmayan Sorun” diye başlık atarak Gracchus Kardeşlerden Sulla’ya kadar olan olayları anlatır. Askerlerden ve toprak yönetimlerinden söz eder. Yedinci bölümde ise “Bir Dönemin Sonu” diye başlık atarak Pompeius ve Ceasar’ı anlatır. Sekizinci bölümde ise “Küllerinden Doğmak” diye başlık atarak ilk imparator olan Augustus’u betimler. Yine bu kısımda Cicero’dan bahseder ve ölümünü anlatır. Antonius ve Kleopatra’dan söz eder. Bölümün son kısmında Augustus’un önemli anıtını anlatarak bölümü sonlandırır (233-234).
Sekizinci bölümde ise “İşleri Birlikte Yürütmek” diye başlık atarak imparator ve halkın birlikte neler yaptığını anlatır. Bu kısımda imparatorlardan uzun uzun bahseder. Her imparator farklı işler yapmıştır. Dokuzuncu bölümde ise “Ekmek ve Sirkler” diye başlık atarak anlatmaya başlar. Zenginlikten fakirlikten fakir yaşamdan Stoacı kölelerden bahseder. Bu bölümde en çok tüketilen yiyecek içeceklerden daha çok Roma halkının sosyal yaşamını anlatır. Gümrük vergilerinin nasıl olduğunu ve kentte bazı yiyecek içeceklerin nasıl olduğunu anlatır. Onuncu bölümde ise “Germenler, Hunlar ve Batı Roma’nın Çöküşü” diye başlık atarak Batı Roma’nın çöküşünü anlatmaya başlar. Emekli olan imparatorların tutumlarından küresel dünyadan, evrensel vatandaşlıktan, imparatorluğa gelen yeni düzenlemelerden bahseder. Daha sonra Rumlara, Germenlere ve Hunlara değinir (352-354). Roma hukukunun önemi bu kısımda anlatılır. Yasaların yeniden düzenlenmesi (364-365). Bu bölümün son kısmında Roma ve İngiltere arasında olan hukuk etkileşiminden bahseder. Roma hukukunun Avrupa standardı haline gelmesinin nasıl olduğunu anlatarak bu bölümü sonlandırır.
On birinci yani son bölümde ise “Büyüyen Devrim” diye başlık atılarak Hristiyanlık ve devlet düzeni anlatılır (369-372). Kitabın bu kısmında daha çok dini ritüeller anlatılır ardından Hıristiyanlığın nasıl popüler hale geldiği ve Roma’nın bundan nasıl etkilendiği ele alınır.
Kitap, kaynakça (393-396) dizin, (397-400) kısımlarıyla son bulmaktadır. Sonuç olarak Roma İmparatorluğu’nun nasıl bu kadar yıl ayakta kaldığını gücünü nelerden aldığını bu eserle bir kez daha hatırlatılır. Günümüz batı uygarlığının din, siyaset, ticaret, hukuk ve askerlik altyapısını Roma’ya borçlu olduğu ifade edilir.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Merve ASİ (MA.)
merveeasii93@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2019/lbr-0193