Ortaçağ’da Avrupa
C. WICKHAM
ISBN: 9786057800053
Sayfa: 519
Baskı Yılı: 2019
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Yeditepe Yayınevi
LIBRI VI (2020) 159-161
Geliş Tarihi: 20.02.2020 | Kabul Tarihi: 05.03.2020
Elektronik Yayın Tarihi: 06.05.2020
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2020
C. WICKHAM, Ortaçağ’da Avrupa. İstanbul 2019. Yeditepe Yayınevi, 519 Sayfa (32 İllüstrasyon ve 7 harita ile birlikte). Çev. N. EPÇELİ. ISBN: 9786057800053
Avrupa’da Kavimler Göçü ile başlayan hareketlenmeler Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasına sebebiyet vermiş ve dağılan imparatorluktan sonra başlayan Ortaçağ beraberinde yeni mücadelelere sahne olmuştur. Bir yandan siyasi mücadeleler, bir yandan dini gelişmeler, diğer yandan ortaya çıkan salgınlar ve ekonomik krizler gibi dinamikler Ortaçağ tarihinde en çok bahsedilen konular olmuştur. Chris Wickham, bu kitabında alışılagelen yaklaşımlarından farklı bir bakış açısı ile kendi yorumlarını katarak dönemlere ayırdığı Ortaçağ’ı içinde bulunulan dönemlerin şartları doğrultusunda değerlendirmektedir. Wickham, Roma’nın mirası ve Karolenjiyenlerin başlattıkları birleşme hareketleri ile sorunlarına çözüm bulma gayretindeki Avrupa’nın bu süreçteki macerasını siyasi, dini, askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan ele almaktadır.
Nilüfer Epçeli tarafından İngilizce’den çevrilen kitapta toplamda on üç ana bölüm yer almaktadır. Kitabın Takdim (8) kısmında Prof. Dr. Aydın Usta’nın bu kitap hakkındaki düşüncelerine yer verilmiştir. Akabinde ise ilk ana bölüme geçilmeden önce yedi adet Avrupa haritası paylaşılmıştır. Bunlar sırası ile 550 Yılında Avrupa (9), 850 Yılında Batı Avrupa (10), 850 Yılında Doğu Avrupa (11), 1150 Yılında Batı Avrupa (12), 1150 Yılında Doğu Avrupa (13), 1500 Yılında Batı Avrupa (14) ve 1500 Yılında Doğu Avrupa (15) olarak yer almaktadır.
Harita paylaşımından sonra başlayan ana bölümlerin ilki olan Ortaçağ’a Yeni Bakış (17-48) kısmında yazar, öncelikle 500-1500 yılları arasında gerçekleşen siyasi olayların kısa bir özetini vermektedir. Sonra, ileriki bölümlerde değineceği konuların temelini oluşturacak nitelikte, Ortaçağ toplumunun nasıl işlediği hakkında bazı paradigmalara değinmektedir. Bu paradigmalar Avrupa’da görülen siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmelerle alakalıdır. Yazar bir yandan bu gelişmelere değinirken bir yandan da bahsi geçen olaylar ve olgulara karşı tarihe yazılan bilgiler ile Avrupa’yı bahsi geçen dönemlerdeki şartlara göre değerlendirdiği kendi bakış açısını okurun mukayesesine sunmaktadır.
Roma ve Batı’daki Halefleri 500-750 (49-80) başlıklı ikinci bölümde Batı Roma’nın çöküşünde etkin olan sebeplere öncelikle değinilmektedir. Barbarlara karşı yürütülen denge politikaları, mali müdahaleler ve Romalılaştırma gibi girişimlere dair farklı bir düşünce sunan yazar, çöküşten sonra Batı’da meydana gelen bazı değişimlere değinmektedir. Daha sonra, Batı Roma’nın sona ermesine rağmen arda kalan üç halefi olarak gördüğü Fransa, İspanya ve İtalya’da devam eden Roma düzenleri üzerinde durmaktadır. Yazar, verdiği çeşitli detaylarla Roma’nın ismen son bulmasına rağmen fiilen kısmî olarak başka bedenlerde devam etmiş olduğu fikrini öne sürmektedir.
Üçüncü bölüm Doğu’da Kriz ve Dönüşüm 500-850/1000 (81-107) başlığı altında yer almaktadır. Bu bölümde öncelikle VI. yüzyıl Konstantiniyye’sinin içinde bulunduğu siyasi ve ticari durumlar hakkında bilgi verilmektedir. Daha sonra Doğu Roma-Arap münasebetleri ve yavaş yavaş ilerleyen Arap tehditleri üzerinde durulmaktadır. Konstantiniyye’nin kuşatılmasından sonra seyri değişen Doğu Roma-Arap mücadelesine ayrıca Akdeniz’deki hâkimiyet çabaları açısından değinilmektedir. Bölüm, Arap hâkimiyetinin Endülüs’teki varlığı ve bu varlığın yol açtığı birtakım etkileri ile son bulmaktadır.
Karolenjiyen Deneyi 750-1000 (108-136) başlıklı bölümde yazar, öncelikle Avrupa’da etkin olan Karolenjiyenlerin VIII-IX. yüzyılda uygulamış oldukları siyaset ile nasıl güçlenip hüküm sürdüklerine değinmektedir. Hüküm sürerken çıkan sorunlar ve bunlara karşı nasıl mücadeleler verildiğine ayrıca yer veren yazar, Karolenjiyen projesi olarak nitelediği dönemin arkasında yatan ideolojik sebeplere ışık tutmaktadır. Bölüm son olarak 887 yılında sonra eren ana Karolenjiyen dönemin X. yüzyıldaki halef devletleri boyunca siyaset farklılıkları bazında incelenmesi ile son bulmaktadır.
Beşinci bölüm olan Hıristiyan Avrupa’nın Genişlemesi 500-1000 (137-174) başlıklı kısımda yazar ilk olarak VI-XII. yüzyıllar arasında Avrupa’nın farklı şehirlerinde yapılan Hristiyanlığa ait çeşitli eser ve yapıtların illüstrasyonlarını paylaşmaktadır. Bu bölümde yazar yavaş yavaş Hristiyanlaşan Avrupa’nın bu süreci nasıl yaşadığına değinmektedir. Sonrasında ise insanların din değiştirmelerini ve esas olarak Hristiyanlaşmanın sonuçlarını devletler bazında yerel idarelerden büyük idarelere karşı farklı dinamikler halinde ele almaktadır.
Batı Avrupa’nın Yeniden Biçimlendirilmesi 1000-1150 (175-206) başlıklı altıncı bölümde yazar, dördüncü bölümde bahsettiği Karolenjiyen kamu siyasetinin ileriki dönemlere sirayet eden siyaset uygulamasının detaylarına geçmektedir. Yazar bu bölümde ağırlıkla Batı Fransa’da başlayarak bir asır sonrası diğer Avrupa topraklarında da egemen olan yeni politikaların daha büyük ölçekli bir sistemle geri gelip nasıl geliştiği ve Ortaçağ’ın ikinci yarısında ne tür etkiler gösterdiği üzerinde durmaktadır.
Ekonomi’de Uzun Süreli Yükseliş 950-1300 (207-235) başlıklı bir sonraki bölümde yazar, öncelikle Ortaçağ’ın ekonomik olarak genişlemesi hakkında bilinenleri kısaca özetlemektedir. İnsanların yaşadıkları bölgelerden farklı bölgelere geçmelerine farklı açılardan değinen yazar, bu demografik hareketlenmedeki olası ekonomik sebepleri kaynaklar ışığında spekülatif yaklaşımlara girmeden irdelemektedir. Bir yandan ülkeler arası ticari ilişkilere ışık tutan yazar, diğer yandan kentsel ve kırsal kesimdeki insanların yaşanan ticari gelişmeler dâhilindeki yaşamlarını ele almaktadır.
Sekizinci bölüm Siyasi Yeniden Yapılandırmanın Muğlaklığı 1150-1300 (236-279) başlığı ile sunulmaktadır. Bu bölümde üzerinde durulan olgu Avrupa’da kendini gösteren merkezileşme hareketidir. Siyaset ve siyaset kültürünü ülkeler bazında ele alan yazar, merkezileşme sürecinde ortaya çıkan karışıklıklar ve bu karışıklıklar karşısında ülkelerin sistemsel değişim denemelerini ve bunun yönetimsel anlamda beraberinde getirdiklerini ele almaktadır. Kilisenin tutumuna ve etkinliğine ayrı bir parantez açan yazar uygulanan yöntemlerin yerel topluluklar üzerindeki payına ayrıca vurgu yapmaktadır.
1204: Alternatiflerin Başarısızlığı (280-302) başlığı altında sunulan dokuzuncu bölümde yazar öncelikle Doğu Romaİmparatorluğu’nun yürüttüğü siyasetin Batı’ya nasıl örnek teşkil ettiğinden bahsetmektedir. Bu süreçte Doğu Roma’’ın uygulamış olduğu yöntemleri örnek alan bazı devletleri ve Doğu Avrupa devletlerinin içinde bulundukları siyasi konumlarına ayrıca değinmektedir. Yazar daha sonra Doğu Roma’ın çöküş dönemine girmesinde etkili olabilecek sebepler üzerinde dolaylı sorgulamalar yapmaktadır ve son olarak, IV. Haçlı Seferi ile birlikte imparatorluğun geldiği nokta ve diğer yandan Avrupa’ya doğru ilerlemeye başlayan Türklerin oluşturdukları bütüncül yönetim şekli karşısında Doğu Roma’ın içinde bulunduğu durumları irdelemektedir.
Onuncu ve Toplumu Tanımlamak: Geç Ortaçağ Avrupa’sında Cinsiyet ve Toplum (303-349) başlıklı bölümde genellikle 1300 yılından sonrasına odaklı olarak toplumsal dinamiklere değinilmektedir. Bu dinamikler içerisinde kadının yeri, kadına karşı yürütülen olumlu ve olumsuz yaklaşımlar, cinsiyet farklılıkları konusu, dini yenilikler ve bunlara verilen tepkiler, toplumsal sınıflar ve etkinlikleri ile yetkinlikleri, toplum içinde farklı olanların durumu, kent yönetimleri, kırsal kesimde yaşayanların gelişmelerden nasıl etkilendikleri, edebiyat alanındaki gelişmeler gibi konulara değinilmektedir. Bölümün son kısmında ise döneme ait bazı eser ve yapılara ait illüstrasyonlara yer verilmektedir.
Para, Savaş ve Ölüm 1350-1500 (350-386) başlıklı on birinci bölümde yazar, Ortaçağ’ın son döneminde baş gösteren Kara Ölüm, Yüz Yıl Savaşları ve Katolik Kilisesi içindeki Büyük Bölünme olaylarına dikkat çekmektedir. Bu süreçte Avrupa’nın sallanan ekonomisi üzerinde bu üç olayın etkisi irdelenirken diğer yandan aranan çözümlere değinilmektedir. Yazar, yaşanan mali mücadeleleri devletler bazında ayrı ayrı ele almaktadır. Ülkeler arası yaşanan münasebetlere ve teşkilatlanmalara ayrıca yer veren yazar, bölüm genelinde ise döneme ekonomik, siyasi ve askeri açıdan yaklaşmayı tercih etmektedir.
On ikinci bölüm Siyaseti yeniden düşünmek 1350-1500 (387-410) başlığı altında sunulmaktadır. Bir önceki bölümün devamı niteliğinde olan bu bölümde yazar geç Ortaçağ’ı siyasal ve sosyal açıdan detaylı bir şekilde incelemektedir. Süregelen yönetimsel kaos ortamında elit olmayan kesimlerin nasıl tepkiler ortaya koyduklarına ayrı ayrı değinen yazar, derinleşen yasal uygulamaların beraberinde getirdiklerine ayrıca yer vermektedir. Çözümleme yolunda halkın menfaatlerinin düşünülmeye başlamasındaki etkenlere de değinilen bu bölüm diğer yandan din konusundaki gelişmelerin farklı sınıflar üzerinden incelenmesi ile son bulmaktadır.
Sonuç (411-417) ile sonuncu yani on üçüncü bölüme geçilmektedir. “Avrupa’da ne değişti?” sorusuna diğer tarihçilerin yaklaşımlarından farklı olarak kendi bakış açısıyla cevap veren yazar, bunu yaparken kitap boyunca bahsettiği hususları tek çatı altında kısa bir sentez halinde tekrar birleştirerek sunmaktadır. Bu bölümden sonra yazarın yer verdiği dipnotlara yer verdiği Notlar (418-478) kısmı ve ardından başvurduğu kaynaklara yer verdiği Kaynakça bölümü (479-519) ile kitabını tamamlamaktadır.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Ramazan ÖZBAY (PhD)
ramazanozbay@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2020/lbr-0243