Hellenistik Devir Heykeltraşlığı III: Yüksek Hellenistik
R. ÖZGAN
ISBN: 9786053964575
Sayfa: 280
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Arkeoloji ve Sanat Yayınları
LIBRI VII (2021) 49-50
Geliş Tarihi: 29.01.2021 | Kabul Tarihi: 20.02.2021
Elektronik Yayın Tarihi: 01.03.2021
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2021
R. ÖZGAN, Hellenistik Devir Heykeltraşlığı III: Yüksek Hellenistik. İstanbul 2018. Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 280 sayfa (Bibliyografya ile birlikte). ISBN: 9786054944200
Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde uzun yıllar boyunca öğretim üyesi olarak çalışmış olan Prof. Dr. Ramazan Özgan’ın Hellenistik Dönem antik Yunan yontu sanatı üzerine yazmış olduğu kitap üçlemesinin son cildi olan “Hellenistik Devir Heykeltraşlığı III” adlı eseri, Bergama ekolü veya barok stil olarak da adlandırılan MÖ 160/150 ile MÖ 50/30 yılları arasına tarihlenen Yüksek-Geç dönem Hellenistik heykel sanatını konu edinmektedir.
Kitap genel hatlarıyla yontu sanatının tipolojik evriminin yüksek Hellenistik olarak tanımlanan Helenistik Çağ’ın son evresindeki, bu çağa özgü yüz ve beden formlarının betimlenmesini, antik gelenekteki tanrısal idealin doğaüstü güzelliğinden sıradan insanın doğal bayağılığına dönüşen dönemin sanat anlayışını, biçimsel olduğu kadar stil gelişimi ve tarihsel konjonktürün etkileri bağlamında da incelemiştir.
Bergama ekolünün yaratıcısı olarak bilinen Attaloslar hanedanının yönetimindeki Pergamon kentinin dönemin siyasal yapısının bir fonksiyonu olarak Hellen dünyasının ve dolayısıyla Hellen sanatının hamiliğine soyunduğu görülmektedir. Tarihte birçok örnekte görüldüğü üzere, sanat en fazla görece müreffeh dönemlerde estetik zevklerin incelmesiyle ve çoğu zaman da siyasal bir araç olarak kullanılma gayesiyle desteklenmekte ve gelişmekteydi. Böylelikle Pergamon krallığının en güçlü olduğu çağda onun himayesindeki heykel sanatı da birçok tarihçinin ve arkeoloğun ortak görüşüne göre biçimsel olarak altın çağını yaşamıştır.
Özgan, eserinin ilk bölümünde erken Hellenistik’ten yüksek Hellenistik’e geçişi heykel sanatındaki kronolojik gelişmelere göre kaleme aldıktan sonra yeni dönemin üslup özelliklerini, bu dönemin geçişine işaret eden Juno Cesi, Zeus Sosipolis, Anthistenes Portresi, Sarhoş Yaşlı Kadın yontusu ve Yaşlı Balıkçı gibi başlıca yontu ve portreler ile Belevi Mausoleumu ve Tralleis Ephebosu üzerinden ele alıyor.
Ardından Pergamon stili ve yontuculuğu meselesine geçen yazar, konuya Pergamon’un tarihçesi, Pergamon yontuculuğunu hazırlayan tarihi nedenler ve belli başlı yontu gruplarının tanıtımıyla devam ediyor. Pergamon’un arkeolojik araştırma tarihçesinden de bahsettikten sonra bu ekolün ruhunu en güçlü şekilde taşıyan büyük Galat yontu grubunun, Attalit portrelerinin ve bu çalışmanın asıl odağında bulunan Pergamon Zeus sunağı üzerine oldukça ayrıntılı bir analiz yapıyor.
Analiz, kabartma ve yontuların tematik seçimindeki tarihsel ve mitolojik kökeni irdeleyerek ikonografik bir yorumda bulunduktan sonra eserlerin gövde yapısının proporsiyonları ve diğer ölçümsel değerlerini, perspektifi, giyim tarzı, kumaş dokusu ve kıvrımlarını, portrenin mimik ve jestlerini, beden dilini, duruşun ve hareketin doğası gibi oldukça teknik bir yaklaşımı içeren kapsamlı ve derinlikli bir çalışmayı yansıtmaktadır.
Yazar yüklendiği bu olağanüstü çalışma örneği üzerine, her eserin, hatta her eserdeki en küçük ayrıntının dahi bir şeyler söylemek istediğini bu nedenle bir heykeli hakkıyla değerlendirmenin detaylı, uzun ve meşakkatli bir araştırma, gözlem ve bilgi birikimi gerektirdiğini söyler haklı olarak.
Ve kendi deyimiyle, “Gençliğin ve ideal güzelliğin yanı sıra yaşlılığın ve çirkinliğin cesurca işlendiği sanat yapıtları bu dönemin asli eserleridir. Bu sanat yapıtlarıyla cehaletle bilgeliğin, aydınlık ile karanlığın insanoğlunun imge dünyasında ne şekilde yer tuttuğu ve her şeyin aslında zıttıyla var olduğu da bir anlamda belgelenmektedir. Birbirleriyle çelişik ve karşıtmış gibi görünen düşünceler, duygular ve yaklaşımların, aynı dönemde ve bazen de aynı yapıtlarda nasıl da uyum içinde ele alındıklarını bu kitapta yansıtmaya çalıştık. Kinizmin, filozofların, sarhoş ve yaşlı insanların, temsil ettikleri değerlerle hayatın dışına itilen kişilerin, bu dönemde şaşırtıcı bir şekilde sanatın merkezinde yer alabildiklerini, sanatın baş aktörleri olabildiklerini anlatmak ve göstermek istedik” derken eserinin hedefini ve konuya kendi bakış açısını estetik algısı bağlamında oldukça açık bir şekilde ortaya koyar.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Selim Duruk (MA.)
sduruk@hotmail.com
.
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2021/lbr-0295