Korumak mı, Restore Etmek mi?
C. BOITO
ISBN: 9781107691162
Sayfa: 192
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Janus Yayıncılık
LIBRI VI (2020) 85-86
Geliş Tarihi: 15.12.2019 | Kabul Tarihi: 20.01.2020
Elektronik Yayın Tarihi: 07.04.2020
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2020
C. BOİTO, Korumak mı, Restore Etmek mi? İstanbul 2018. Janus Yayıncılık, 192 Sayfa. Çev. A. TÜMERTEKİN. ISBN: 9786056717895
Kitap; İçindekiler (5), Mimarlıkta Restorasyon (7-84), Altın Bazilika (85-124), Resimde ve Heykelde Restorasyon (125-155), Sanat Eserlerinin Korunması (157-192) olarak dört bölümden oluşmaktadır.
Mimarlıkta Restorasyon (7-84) bölümünde yazar; bu ilk bölümde konu edilen mimari eserlerin nasıl restore edilmesi gerektiği üzerine düşünceler bir tartışma ortamı yaratılarak diyalog haline getirilmiş ve okuyucuya aktarılmıştır. Bunu yaparken ilk bölüm kendi içerisinde Birinci Konuşma (9-60) ve İkinci Konuşma (61-84) olarak iki alt başlığa ayrılmıştır. Birinci ve ikinci bölümlerde yazar mimari anıtların, el uzatmak gerektiği şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlandığında, onarılmaktan daha çok sağlamlaştırılması, restore edilmekten çok onarılması gerektiğine vurgu yapar. Bunları yaparken de eklenti ve renovasyon yapmaktan özenle kaçınmak gerektiği üzerinde durur. Eğer bir binayı sağlamlaştırmak gibi elzem bir nedenden ötürü bir eklenti veya renovasyon yapmak gerekiyorsa hiç var olmamış veya yok olmuş dolayısıyla ilk biçiminden emin olunamayan kısımların, anıtın kendi üslubundan farklı bir üslupta yapılması ve yeni biçimlerin bütünün sanatsal boyutuna ters düşmemesine dikkat edilmesine önem verilmesi gerektiğini anlatır. Ayrıca eski tip öğelerin yerine koyulacak kısımların eğer varsa farklı bir malzemeden yapılması ya da üzerlerine işaret konulması gerektiği açıklanır.
Altın Bazilika (85-124) başlıklı bölümde ise; tarihi yapıların mermerden yapılma mimari bileşenleri üzerinde meydana gelen, zamanın ve dış etkenlerin neden olduğu kirin yıkanarak temizlenmesi ya da temizlenmeden olduğu gibi bırakılması ikilemi üzerinde durur. Yazar bu bölümde mermerlerin yıkanıp yıkanmaması gerektiği hususunda Venedik’te bulunan San Marco Bazilikası restorasyonu örneği üzerinden örneklemeler yaparak mermerden yapılmış yapı unsurlarının sadece temiz su kullanılarak temizlenmesi gerektiği aksi takdirde zamanın gerçek rengini fark edebilmenin mümkün olamayacağı fikrini bizlere aktarır.
Resimde ve Heykelde Restorasyon (125-155) başlığı altında yazılmış üçüncü bölümde; heykel sanatına ait bir eserin en iyi restoratörün elinden çıkacak olsa bile restore edilmemesi gerektiği ve olası bir restorasyonun her halükârda eserin aslına ihanet olacağından bahsedilir. Eğer bir heykelin restorasyonu yapılacaksa da bu heykelin ya da portrenin eksiksiz ve güvenilir başka örnekleri mutlaka bulunmalıdır. Ayrıca bu bölümde yazar resim sanatına ait eserlerin restorasyonunun yapılırken dikkat edilmesi gereken detayları, heykel sanatında açıkladığı hususlarla paralellik kurarak bir aktarım yolu izler. İkisi için de özellikle vaktinde durmanın ve asgariyle yetinmenin üzerinde durur. Resim restorasyonunda her türlü dış etkene en üst derecede dikkat edilmesi ve özgün boya tabakasının en son çare kaldırılmasını bunun yerine insanların ve zamanın yol açtığı hasarların giderilmesinin birincil öneme sahip olduğuna dikkat çeker.
Kitabın, Sanat Eserlerinin Korunması (157-192) adlı son bölümünde ise yazar; tarihi öneme sahip ve güncel sanat eserlerinin, korunması konusunda çıkarılması düşünülen bir yasa tasarısı üzerine düşündüklerini geçmiş ve gelecekte olması muhtemelen örnekler üzerinden, kitabın ilk kısmında olduğu gibi diyalog şeklinde kurgulayarak okuyucuya aktarır. Özellikle eserlerin rölöve çalışmalarının her türlü ihtimale ve zorluğa karşı gerçekleştirilmesi ve eğer çok gerekliyse ve yapılabiliyorsa titizlikle restore edilebilmesinin gerekliliği üzerinde durur. Ayrıca ele geçen tarihi eserlerin maddi çıkarlar gözetilerek el değiştirmesinin yol açtığı sorunların önüne geçilmesi, geçilemiyorsa akılcı çözümler üretilebilmesi konusundaki düşüncelerini de geçmişte olmuş emsal durumlar üzerinden ele alır.
Sonuç olarak; eser yazarı ve çağdaş restorasyon kuramının öncü ismi olan Camillo Boito’nun, genel olarak her türlü sanat eserine karşı tutumu öncelikle sağlamlaştırmak, yetersiz kalıyorsa onarım ve en son çare restorasyon yapılmasıdır ve bu gereklilikleri eserinde farklı bakış açılarını da ele alarak okuyucuya aktarır. Restorasyon yapılırken özellikle yeni eklemeler ve aslına bağlı kalınmadan yapılan düzenlemelerin tamamıyla eseri farklılaştırmasının verdiği zararın sonuçlarını da çeşitli örnekler vererek paylaşır.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Günay DÖNMEZ (PhD.)
gunayydonmez@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2020/lbr-0232