Piri Reis’in Gemileri: Rönesans Sanatına Meydan Okuma
O. SÜTÇÜOĞLU
ISBN: 9786051557861
Sayfa: 146
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Ötüken Yayınevi
LIBRI VI (2020) 77-81
Geliş Tarihi: 22.12.2019 | Kabul Tarihi: 28.03.2020
Elektronik Yayın Tarihi: 07.04.2020
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2020
O. SÜTÇÜOĞLU, Piri Reis’in Gemileri: Rönesans Sanatına Meydan Okuma. İstanbul 2018. Ötüken Yayınevi, 146 Sayfa. ISBN: 9786051557861
Osmanlı Arşivleri’nde detaylı tersane ve maliye kayıtları olmakla birlikte 18. Yüzyıl öncesinde gemi mimarisi ile ilgili olarak teknik detaylara çok fazla ulaşılamamaktadır. Avrupa saray ve müzelerinde gemilerin detaylı çizimleri varken Osmalıda gemi çizimleri minyatürlerde karşımıza çıkmaktadır. Bundan hareketle kitabın yazarı O. Sütçüoğlu, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sindeki 1-2 santimlik gemi minyatürlerini büyütme fikriyle o dönem gemi mimarisi hakkında bize muazzam bilgiler sunmaktadır (9-10).
Kitap Emrah Safa Gürkan’ın Osmanlı Bahriye Tarihi’nde çığır açacak bir tetkik başlıklı önsözüyle başlamaktadır (9-10). Eser Giriş (11-13)’in ardından gelen Piri Reis’in Kitabı Bahriyesi (14-16), Türk Resim Sanatı Kapsamında Kitabı Bahriye (17-22), Kitabı Bahriye ve Dünya Haritasındaki Figürleri Kimin Çizdi? (22-23), Piri Reis ve Haydar Reis (Nigari) (23-28), Piri Reis’in Eserinde Yer Alan Dönem Gemileri (28-33), Göke / Cog / Cocca / Kuka (33-37), Piri Reis’in Gökesi (37-40), Karavela / Caravela / Caravel (40-47), Karaka / Carrack (47-49), Piri Reis’in Karakaları / Barçaları (49-56), Mavna / Baştarda / Bastard (57-59), Piri Reis’in Mavna / Baştardası (60-61), Resmin, Gemi Tekniği ve Estetik Açıdan Değerlendirilmesi (61-63), GAleasse / GAleass / Galeaze (63-64), Piri Reis’in Galeassı (64-68), Kadırga (68-76), Bir Osmanlı Kadırga Filosunun Gösterimi ve Anlattıkları (76-79), Resim Üzerine Genel Bir Değerlendirme (79-80), Kayık / (Olası) Karamürsel (80-84), Çok Küçük Ölçekli Araçlar (Sandal, Filika, Gondol) (85-92), Bazı Özel Tekneler (93-94), Toplu Gösterimler (95-97), Mesaj Veren Gemiler (97-104), Yelken Direksiz Kadırga ve Kaliteler (104-108), Perspektifli ve Hareketli gösterimler (109-127), Rönesans Sanatı Örnekleri İle Bazı Mukayeseler (128-137) bölümleri ile devam edip, Kaynakça (138-143) ve Dizin (144-146) kısımları ile nihayete ermektedir.
Giriş (11-13) kısmında yazar kitabın ana hatlarını çizmektedir. 16. yüzyılda portolan haritalar ile Kitab-ı Bahriye’nin sanatsal yönünü tartışmakta, öte yandan Osmanlı gemi teknolojileri ile ilgili olarak arkeolojinin ve sanat tarihinin tek başına yetersizliğini eleştirmektedir. Ayrıca bu konunun disiplinler arası bir uğraş olması gerektiğini de vurgulamaktadır. Yazarın kendi tabiriyle “…bu uğurda yola çıkanların tarih, sanat tarihi, haritacılık, gemi teknolojileri, sualtı arkeolojisi gibi temel disiplinlerden yeterli eğitimi almalarını deniz sahasında hareket kabiliyeti kazanmak…” suretiyle yeni bir meslek tanımına ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Yazar, Kitab-ı Bahriye’nin tasarımı ve bilgileri Piri Reis’e ait olsa da sanatsal yönünün Nakkaş Nigariye (Haydar Reis) ait olduğu tezini savunmaktadır.
Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi (14-17) bölümünde ise Piri Reis’in amcası Kemal Reis’ten (1465-1554) onun yanında yetişmesinden o dönemdeki ekonomik ve siyasi durumdan bahsedilmekte, Bizans’ın çöken iktisadi yapısı, Latinlerin açgözlülükleri, Rodoslu korsanların yağmaları gibi konulardan bahsedilmekte böyle bir atmosferde Hristiyan halktan pek çok denizci ve ustanın Türklerin saflarına geçtiği söylenmektedir. Yazara göre Türkler bu dönemde kısa sürede köklü denizcilik kültürüne sahip ülkelerle rekabet edebilir noktaya gelmişlerdir. Bölüm içerisinde Kitab-ı Bahriye’nin ve onun muadilleri olan Rönesans sanatçılarının eserlerini o dönemin yöneticilerine ithaf ederek karşılık beklediğini ya da kendi statüleri için payanda olarak kullanmakta olduğu da anlatılmaktadır. Yazara göre Kitab-ı Bahriye’nin 2 tane telifi bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1520 yılında aslında Yavuz Sultan Selim’e takdim edilmek için hazırlanmış iken Yavuz’un vefatı ile ithaf metninde değişiklik yapılarak 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’a ithaf edilir. İkincisi 1524 yılında Mısır’daki karışıklıklara müdahale etmek için bölgeye hareket eden Veziriazam Pargalı İbrahim Paşa’ya kılavuzluk ederken eserini ona gösterir ve Pargalı İbrahim Paşa’nın emriyle tekrar yazılarak 1526 yılında Padişaha takdim edilir. İlk telif Piri Reis’in kaleminden çıkarken ikinci telifi Seyyid Muradî’nin kaleminden çıkmıştır. Tabi bu eseri Piri Reis’in yazmadığı anlamına gelmemektedir. Barbaros Hayreddin Paşa’nın Gazavat-ı Hayreddin Paşa’sını kaleme alan da aynı kişidir.
Türk Resim Sanatı Kapsamında Kitab-ı Bahriye (17- 22) bölümünde kısaca minyatür sanatının tarihsel gelişimi ve Rönesans üslubu ile karşılaştırma yapılmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in Rönesans üslubunda yaptırdığı resim sonrasında Türkler arasında bu tarz resim yapanların çıkmaya başladığından Matrakçı Nasuh’un çizimlerinden bahsedilmektedir. Ayrıca Avrupa denizciliği ve gemicilik tarihi açısından Rönesans resimlerinin realist kaygılarla çizildiğinden ve çizimlerin olabildiğine ölçekli olduğu ifade edilmektedir. Yazara göre 16. yüzyıl Osmanlı sanatında ise bu kadar zengin malzeme bulunmamaktadır. Matrakçı Nasuh’un çizimlerinden 16. yüzyıl Akdeniz kürekli savaş gemilerinde alla sensile kürek çekme metodunun kullanıldığını tespit edilebilmektedir. Rönesans tablolarında çizimler duvarlara asılacak büyüklüklerde çizilirken Piri Reis’in çizimlerinde gemiler iki-üç cm2’dir. Kitab-ı Bahriye’de en çok tekrarlanan gemiler / tekneler karavela, karka, kadırga, kalite, fusta, mavna, kayık, filikalardır. Yazar bu Kitab-ı Bahriye çizimlerinin Rönesans sanatına bir meydan okuma olduğunu tezini ortaya koymaktadır.
Kitab-ı Bahriye ve Dünya Haritasındaki Figürleri Kim Çizdi? (22-23) bölümünde yazar dönemin portolan haritalarındaki topografik çizimler ile mimarı ve figüratif çizimlerin farklı ellerden çıkmış olması gerektiğini Günsel Renda’ya atıf yaparaktan söylemektedir. Piri Reis’in 1513 yılında çizdiği dünya haritası ile Kitab-ı Bahriye’deki haritada pupadan rakursili gösterilmiş geminin geleneksel resim üslubuna ters olduğunu ifade etmektedir. Öte yandan bu çizimlerin Ehl-i Hiref teşkilatının geleneklerinden farkı olduğunu söylemektedir. Yazar bölüm içerisinde deri üzerine yazmanın / çizmenin zorluğuna da vurgu yapmaktadır. Ayrıca Kitab-ı Bahriye’deki gemi resimlerinin metni desteklemekten ziyade çok özel nedenlere dayalı, iddialı bir emeğin ürünü oldukları tespitinde bulunmaktadır.
Piri Reis ve Haydar Reis (Nigarî) (23-28) bölümü ise Nigarî’nin hayatı ile başlamaktadır. Yazar Nigarî’nin denizci bir reis olduğu için Haydar Reis olarak bilindiğini, bazılarının da ona Nakkaş Nigarî dediklerini ifade etmektedir. Ona göre Nigarî Galata’da doğmuş, 1572 senesinde vefat etmiştir. Çok gerçekçi resimler çizmiştir. I. Selim, Kanuni ve II. Selim gibi Osmanlı Sultanları yanı sıra I. François ve V. Charles’ın da resimlerini çizmiştir. Dürer-i Derya diye bir eseri de bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda gemi reisi olarak, bazı kaynaklarda ise tersane reisi olarak adı geçmektedir. Kemal Reis, Piri Reis, Barbaros Hayreddin Paşa, Seydi Ali Reis ve Nigarî aynı dönem insanlarıdırlar ve birbirlerini tanımaktadırlar. Nigarî’nin Seydi Ali Reis’in mürettebatı olma ihtimali de yüksektir. Bölüm içerisinde yazar tarafından Kitab-ı Bahriye’deki çizgiler ile sultan portrelerinin kavuklarının çizimlerinin aynı olduğu düşünülmekte, ancak konu daha ehillere havale edilmektedir.
Piri Reis’in Eserinde Yer Alan Dönem Gemileri (28-33) başlıklı bölüme yazar Akdeniz’i Batı ve Doğu diye ikiye ayırarak başlamaktadır ve Akdeniz’e önem kazandıran faktörleri sıralamaktadır. Yazara göre Akdeniz’de herkes tarafından benimsenen rotalar ve iki tip gemi çeşidi bulunmaktadır. Birincisi salt yelkene bağılı ticaret gemileri, ikincisi ise temelde küreğe güvenen ancak yelken de kullanan savaş gemileridir. Ticaret gemileri yuvarlak gemi olarak anılır. Savaş gemilerinde hem yelken hem de kürek bulunmaktadır. Devletlerarasında rekabet ve üstünlük arayışları değişse de gemi tiplerinde bir değişim olmamakta sadece kürek çekme sistematiğinde değişim gerçekleşmektedir. Akdeniz coğrafyasında gemi tipleri aşağı yukarı hep aynı iken Portekiz gemileri okyanuslar için yapıldığından güç dengelerini kısa bir zaman sonra değişecektir ve yeni bulunan deniz yollarıyla Akdeniz eski canlılığını yitirecektir. 1500’lü yıllarda ateşli silahların gelişmesi ve bunların gemilere monte edilmesi ile yuvarlak tüccar gemileri de savaş gemisi hüviyeti kazanmaya başlamıştır. 17. yüzyıla gelindiğinde ise kürekli gemilerin çağı kapanmaya yüz tutmuştur. Kitabın amacı Piri Reis’in gemileri olduğu için sadece Osmanlı gemilerinin incelenmediğini bize hatırlatılmaktadır. Ayrıca Osmanlı, deniz ürünlerinin Hellence iken denizcilik dilinin İtalyanca olduğuna işaret edilmektedir.
Göke / Cog / Cocca / Kuka (33-37) bölümünde bu geminin Osmanlı deniz tarihi içinde kısa ömürlü bir deneme ürünü olduğuna vurgu yapılmıştır. Ayrıca Kâtip Çelebi’nin Tuhfetü-l-Kibar Fi Esfari’l-Bihar adlı eserinde bu gemi hakkında verilen bilgiler okuyucuya sunulur. Öte yandan II. Beyazıt döneminin Cem Sultan’ın Hristiyanlara esir olmasından dolayı sıkıntılı bir dönem olmasına rağmen denizciliğe önem verilen bir dönem olduğuna değinilmiştir. Buna ek olarak II. Beyazıt’ın emriyle yaptırılan iki göke ile Kemal Reis ve Burak Reis’in Endülüs Müslümanlarına yardım etmesi hakkında ayrıntılı bilgiler verilir. Kemal Reis ve Burak Reis’in aynı gemilerle 1499 yılında Venediklilerle gerçekleşen Sapienza Deniz Savaşı’nda da bulunduklarına işaret edilmiştir.
Piri Reis’in Gökesi (37-40) bölümünde ise, Göke tipi gemi hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Karavela / Caravela / Caravel (40-47) bölümünde, Karavela tipi geminin 14. yüzyılda Avrupa’nın Atlantik kıyılarında kullanılan bir balıkçı teknesi iken, Akdeniz-Atlantik gemi özelliklerinin harmanlanması sonucunda okyanuslardaki hareket kabiliyetinin Portekizliler tarafından keşfedilmesi ve Okyanuslarda kullanılması süreci anlatılmaktadır. Ayrıca yüksek bordalı ve yüksek kapasiteli bir gemi olup hidro-dinamik olarak Göke’den daha iyi durumda olduğu belirtilmektedir. Öte yandan önceleri ticari bir gemi olarak kullanılan Karavela’nın sonraki süreçte savaş gemisi olarak da kullanıldığı ve yüksek bordası sayesinde düşman gemilerine bordalayıp tahrip edebildiği belirtilmektedir. Kızıldeniz’deki Osmanlı-Portekiz mücadelesinde Karavelaların Portekiz lehine çok önemli roller üstlendiğine ayrıca vurgu yapılmıştır. Öte yandan Piri Reis ve Seydi Ali Reis’in Hint Okyanusu’ndaki faaliyetleri hakkında bilgi verilmektedir. Karaka / Carrack (47-49) bölümünde, Osmanlı filolarında Karaka tarzı cüsseli yelkenlilere çok yer verilmemiş olduğuna ve savaşlara doğrudan katılmadıklarına işaret edilmektedir. Öte yandan Karaka’nın aynı yüzyılda Avrupalılar için yüksek bordalı, çok sayıda yelken ve silahla teçhiz edilmiş savaş gemileri olarak kullanıldığı belirtilmektedir.
Piri Reis’in Karakaları / Barçaları (49-56) alt başlıklı bölümde Karaka türü gemilerin resimlerinin estetik analizi yapılmaktadır. Yazar bu bölümde Kitab-ı Bahriye’de geçen karaka resminin ancak bir saat tamircisi gibi büyüteç kullanılarak çizildiği düşüncesini okurlarla paylaşmaktadır. Bölüm içerisinde Karaka tipi gemilerin Kitab-ı Bahriye’deki örnekleri üzerinden gidilerek teknik özellikleri hakkında da bilgiler verilmektedir.
Mavna / Baştarda / Bastard (57-59) başlıklı bölümde Kâtip Çelebi Tuhfet’l Kibar adlı eseri üzerinden bu gemi tipinin tanımı yapılmaktadır. Yazara göre Osmanlıcadaki mavna terimi Arapça kökenlidir ve “erzak taşıyan gemi” anlamına gelmektedir. Mavna yeri geldiğinde bir ticaret gemisi yeri geldiğinde bir savaş gemisi olarak kullanıldığından dolayı hibrit bir gemidir. Piri Reis’in Mavna / Baştardası bölümünde de Kitab-ı Bahriye’deki Mavna çizimlerine işaret edilmektedir (60-61). Galleasse / Galleass / Galeaze (63-64) bölümünde ise bu geminin Akdeniz’in dışına hiç çıkmadığı açık denizlerde hareketinin kısıtlı olduğu vurgulanmaktadır. Piri Reis’in Galleassı (64-67)‘nda da bu geminin Kitab-ı Bahriye’deki 2,5 x 3,5 cm ebatlarında çizilmiş şeklinden hareketle geminin teknik detayları ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.
Kadırga (68-76), başlığı altında arka planı Antik döneme uzanan Akdeniz’in geleneksel savaş gemisi olan Kadırga’nın genel özellikleri ele alınmaktadır. Yazara göre 1571 İnebahtı Deniz Savaşı son kadırga savaşıdır ve bu savaştan sonra iki yüz yıl daha kadırgalar kullanılacaktır. Öte yandan genel olarak 1500’den 1700’e kadar Osmanlı filolarında bulunan kalitelerin 1, kadırgaların 2, baştardaların ve savaş mavnalarının 3 yelken direği bulunduğu ifade edilir. Bir Osmanlı Kadırga Filosunun Gösterimi ve Anlattıkları (76-79) bölümünde Kitab-ı Bahriye’deki gemilerin durduğu lokasyonlar ve bunların işaret ettiği bilgiler ortaya konmaktadır. Yazara göre gösterilen eserde çizilen gemi bir limanda demirlemiş gözüküyorsa limanın derinliğinin müsaitliğini göstermektedir. Aynı gemi liman dışında demirlemişse limanın bu tarz gemilerin demirlemesi için uygun olmadığına işaret etmektedir.
Kayık / (Olası) Karamürsel (80-84) bölümünde Kayık tipinin tanımı yapılmaktadır. Yazara göre kayıklar Osmanlı filosunda gerek savaş için gerekse de lojistik taşıması için kullanılmaktadır. Çekeleve ve Ağrıbar gibi çeşitleri vardır. Piri Reis’in kayık derken karamürseli kast etme olasılığı yüksektir. Yazara göre Karamürsel adı Karesi Beyliği’nde ve daha sonra Osmanlı Beyliği’nde vazife yapan Karamürsel Alp beyden alır. Karamürsel Bey Osman Bey döneminde Osmanlının ilk filosunu İzmit’te oluşturmuştur. Çok Küçük Ölçekli Araçlar (Sandal, Filika, Gondol) Filikalar (85-92) başlıklı bölümde görevi büyük gemilere kıyıdan erzak ve su ikmali yapmak ve gizlice hareket edecek ölçekte olduğundan ötürü istihbarat sağlamak amacıyla kullanılan filika tipi gemiler ele alınır. Bu bölümde ayrıca kazak şaykaların teknik özelliklerinden de bahsedilmektedir.
Bazı Özel Tekneler (93-94) bölümünde Kitab-ı Bahriye’de geçen Reşid Boğaz’ndan Nil Nehri kıyıları haritasındaki gemi teknik detayları anlatılmaktadır. Gelibolulu Mustafa Ali 16. yüzyılda bu gemilere bindiğini ve bu gemilerin çok tehlikeli olduğunu vurgulamıştır. Toplu Gösterimler (95-97) başlık altında eserdeki gemi çizimleri ile ilgili genel bilgiler ele alınmakta ve yorumlar yapılmaktadır. Yazara göre Piri Reis’in eserinde bir gemi türü örneğin karaka / barça, pupa yelken ve bize soldan görünerek giderken, birisi demirlemiş ve yelkeni indirmekte, aynı zamanda bize sağ tarafını hafifçe dönmüş şekilde göstermekte, diğeri tam karşıdan yahut arkasını dönmüş vaziyette yelkenleri indirilmiş olarak gösterilmektedir. Resimlerden gemideki kürek çekme stilleri anlaşılmakta yine çizimlerde perspektifli, derinlikli, detaycı, sembolcü ve mesajcı olduğu söylenmektedir. Ayrıca yazar tarafından bu çalışmada Kitab-ı Bahriye’de geçen binaların şekillerinin incelenmediği bu konuda da çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Mesaj Veren Gemiler (97-104) bölümünde Rodos’un 1522 yılında Rodos Şövalyeleri’nden fethinin önemine değinilmektedir. Öte yandan Kitab-ı Bahriye’de geçen Foça Kalesi ile İzmir Karaburun kıyıları haritasında resmedilen savaşa işaret edilmiştir. Kaçan ticari gemiyi bir korsan kovalamakta ve iki geminin de topları ateşlenmiş durumdadır. Güllelerin havadaki durumu bile çizilmiştir. Sardinya Adası haritasında bir karakanın ana / grandi diyerinin yelkeninin yırtılmış olarak çizilmiş, İskenderiye şehri haritasında ise resife oturmuş ve kurtarılmayı bekleyen bir karaka / barçayı çizmiştir. Kıbrıs Adası haritasında bir geminin nasıl geriye yelken açabileceği gösterilmektedir. Yazara göre Kitab-ı Bahriye’de limanların sığlıkları ve nereye demirlenmesi gerektiği ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.
Yelken Direksiz Kadırga ve Kaliteler (104-108) bölümünde Kitab-ı Bahriye’de geçen direksiz kadırga ve kalitelerin neden yelken direklerinin olmadığı tartışılmaktadır. Yelken direklerinin sökülüp çıkartılabilme özelliğinin olup olmadığı ise Alanya tersanesinin yüksekliği üzerinden yorumlanmaktadır. Perspektifli ve Hareketli Gösterimler (109-128) bölümünde dinlerin resme olan bakışı ve ikona kırıcılık dönemi kısaca anlatılmaktadır. Ayrıca Rönesans sanatının realist bir çizim iken minyatür sanatının realizmden uzak olduğunu söylenmekle birlikte Fatih Sultan Mehmet’in realist resimler yaptırdığı vurgulanmaktadır. Sonraki dönemlerde Osmanlı’da realist resme çok rastlanılmadığı söylenmektedir.
Rönesans Sanatı Örnekleri ile Bazı Mukayeseler (128-137) bölümünde, Kitab-ı Bahriye’deki resimler Rönesans sanatçısı Hollandalı Pieter Bruegel (1530-1569)’in çizdiği resimlerle kıyaslanmaktadır. Pieter Bruegel realist çizimlerini ortalama 20×30 cm gibi ebatlarda tablolara çizmiş olup Kitab-ı Bahriye’deki gemilerin çizimleri ise ortalama 2×3 cm ebatlarındadır. Yazarımız bu durum karşısında Piri Reis için “bir basketbol topunu bir tenis topuna sığdırma becerisini göstermiştir” demektedir.
Tanıtımını yaptığımız bu eserin alanında bir ilke imza attığı şüphesizdir. Kitab-ı Bahriye’de geçen gemilere değinmekle birlikte başka araştırmacılara da fikir vermektedir. Gemiler için yapılan bu çalışmanın yanında Kitab-ı Bahriye’de geçen kıyı bandı topografyası, liman yapıları, savunma yapıları, bitkisel görüngüler, renk kodları, yerleşim planı ve mimari doku için de ayrıca çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulanmaktadır. Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’si ve dünya haritası her yönüyle bir hazine değerindedir. Bu eserler ile ilgili yapılacak daha çok iş bulunmaktadır.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Fatih ŞİMŞEK (M.A)
fatsims1@hotmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2020/lbr-0230