LIBRI
Epigrafi, Çeviri ve Eleştiri Dergisi
  • tr
  • en
  • Ana Sayfa
  • Dergi Hakkında
  • Son Sayı
  • Arşiv
  • Yayın Etiği
  • Yayın Gönderme
  • Yazım İlkeleri
  • Yayın Süreci
  • İletişim
Anasayfa » 2018 » M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl

M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl

 

M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl

Yusuf KILIÇ

ISBN: 9786059521680
Sayfa: 270
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Bilge Kültür Sanat Yayınları

LIBRI IV (2018) 367-376
DOI: 10.20480/lbr.2018042
Geliş Tarihi: 14.10.2018 | Kabul Tarihi: 02.11.2018
Elektronik Yayın Tarihi: 16.11.2018
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2018

pdf  PDF indir

references  PDF görüntüle

info  Atıf Düzeni

E. H. CLINE, M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl. İstanbul 2018. Bilge Kültür Sanat Yayınları, 270 sayfa. Çev. A. Kuglin. ISBN: 9786059521680

Eric H. Cline bu eserde; Tunç Çağı’nın sonunu getiren olaylar üzerine uzun zamandır süren tartışmaları derleyerek kendi yorumunu ortaya koymuştur. Ayşegül Kuglin tarafından İngilizce’den çevrilen (eserin orijinal ismi: 1177 B.C. The Year Civilization Collapsed) ve 2018 yılında basılan kitap, şüphesiz tarih araştırmacıları ve meraklılarının başucunda yerini almıştır. Yazarın kısa sürede birçok ödül alan[1], bilimsel araştırmalar temelinde hazırladığı çalışması kronolojik düzen içerisinde okuyucuya sunulmaktadır.

Kitap, I. Perde. Silahlar ve İnsan: MÖ On Beşinci Yüzyıl (19-54), II. Perde. Hatırlanacak Bir Ege Meselesi: MÖ On Dördüncü Yüzyıl (55-88), III. Perde. Tanrılar ve Vatan İçin Savaşırken: MÖ On Üçüncü Yüzyıl (89-122), IV. Perde. Bir Dönemin Sonu: MÖ On İkinci Yüzyıl (123-170) ve Kusursuz Bir Facialar Fır­tınası (171-210) olmak üzere toplam beş bölümden oluşmaktadır. Kitaba bö­lümler haricinde eklenen Öndeyiş kısmında konu hakkında genel bilgi verilir­ken, Sondeyiş kısmında ise sunulan veriler yazar tarafından değerlendiril­mektedir. Ayrıca yazar, anlatımını canlı tutmak ve verilerin kolay anlaşılma­sını sağlamak için bölümler içerisinde alt başlık kullanımına oldukça önem vermektedir. Kitapta toplam 42 adet alt başlık bulunduğu görülmektedir.

Kitabın girişinde yer alan Görsel Listesi, Önsöz ve Teşekkürler’den sonra Ön­deyiş olarak Uygarlıkların Çöküşü: M.Ö. 1177 (1-18) başlıklı ilk bölümde, kitap içerisinde tartışılan Deniz Kavimleri hakkındaki yorumlar ve sorular ir­delenmek­tedir. Yazar, konuyla bağlantılı olabilecek kazı çalışmaları ve elde edilen veriler üzerine yapılan yorumlara yer vererek okuyucunun konu hak­kında fikir sahibi ol­masını sağlamaktadır. Bunu yaparken sadece kendi yo­rumlarını ortaya koyma­makta, okuyucuların kendi bakış açısıyla yorumlaya­bilmesi için kullandığı tüm fi­kirleri belirtmektedir. Genel olarak, II. Ramses’in yazıtlarında geçen Hititler, Mi­kenler, Kenanlılar ve Kıbrıslıların Deniz Kavim­leri’ne karşı durumundan ve Mısır çevresinde gerçekleşen olaylardan bah­setmektedir. Deniz Kavimleri’ni iki kez ye­nen Mısır’ın savaşlar sonrasındaki durumunu anlatan yazarın Mısır ve Yakındoğu krallarının kronolojik olarak sıralandığı ve Geç Tunç Çağı’nda bölgedeki yerleşim­lerin olası isimlerinin yer aldığı tabloları eklemesi, dönemin daha iyi anlaşılması için önemlidir. Yazar, tarihçi F. Braudel’in önerilerini[2] dikkate alıp kitabını perde­lerden oluşan bir oyun gibi sunmaktadır.

Perde. Silahlar ve İnsan: MÖ On Beşinci Yüzyıl (19-54) başlığı altında in­celenen birinci bölüm, toplam 13 alt başlık altında ele alınmıştır. Bölümün girişinde, MÖ XV. yüzyılda Nil Deltası ve çevresinde inşa edilen saraylardan bahsedilmektedir. Hiksosları Anımsamak (20-23) alt başlığıyla Kenan yöre­sinden (İsrail, Lübnan, Suriye ve Ürdün) gelmiş Samilerden söz edilmektedir. Hiksosların Mısır’ı işgali ve bunu gerçekleştirebilmesi için sahip oldukları as­keri teknik ve donanımı anlatan yazar, Hiksosların Mısırlılar tarafından kovul­ması ve sonrasında Yeni Krallık Dönemi Hanedanlığı’nın kurulmasına da de­ğinmektedir. Geçmişe Dönüş: Mezopotamya ve Minoslular (23-25) başlığı al­tında, arkeolojik veriler kaynak gösterilerek Minos ile Mezopotamya kültür­leri arasındaki etkileşim ortaya konulmaktadır. Şüphesiz MÖ ikinci bin yıl Ya­kındoğusu’nda ticari ilişkilerin yanı sıra hediye alış verişinin de oldukça önemli olduğu aktarılmaktadır. Minoslu’ların Keşfi ve Genel Bir Bakış (26-29) olarak ayrılan alt başlık, Mikenler tarafından istila edilinceye kadar bağımsız bir uygarlık olarak gelişen Minos Uygarlığı’nın gelişim sürecini anlatmak için açılmıştır. Bir diğer alt başlık olan Mısır’a Dönüş (29-33) başlığı altında, Akde­niz’de sürdürülen ticaret ve buraya kadar bahsedilen ticari malların Mısır’a ulaşmasının zorluğu anlatılarak, dönemin siyasi ve ticari ilişkileri hakkındaki bilinmezliklerin çözümü için arkeolojik buluntuların öneminden bahsedil­mektedir. Hatşepsut ve III. Thutmose (33-36) başlığı altında, Hatşepsut’un eşi öldüğünde veliaht olan oğlunun küçük yaşta oluşu sebebiyle tahta geçişi ve sonrasında devretmek istemeyişi anlatılmaktadır. Yönetimde kaldığı bu süre zarfında firavunlara özgü ritüelleri gerçekleştirerek erkek bir firavun gibi ya­şam sürdüğü ve kulağa daha erkeksi gelmesi için adının sonundaki “t” harfini kaldırmasından bahsedilmektedir. Megiddo Savaşı’nda Mısır ve Kenan, M.Ö. 1479 (36-38) alt başlığında, III. Thutmose’nin tahta çıkışı ve sonrasında geli­şen süreç anlatılmaktadır. Yıllardır onun yerine hüküm süren Hatşepsut’un heykellerini kaldırtıp isimlerini sildirerek bir nevi Roma Dönemi’nde sıklıkla karşımıza çıkan Damnatio Memoriae uygulamasını gerçekleştirmiş olması önemlidir. Ayrıca bu başlık altında, III. Thutmose’nin yapmış olduğu savaşlar ve bunlardan çıkartılması gereken dersler örneklerle anlatılmaktadır. Mısır ve Mitanni (39-40) başlığı altında, III. Thutmose’nin atalarının yarım bıraktığı seferleri tamamlamaya girişmesi, elde ettiği başarılar ve Mısırlıların Mitanni ve Asurlularla olan ilişkileri incelenmektedir. Anadolu’daki Assuva İsyanı (40-42) başlığı altında, Anadolu arkeolojisi için önemli bir olay olmasına karşın pek fazla kişinin haberdar olmadığı Assuva İsyanı’nın keşfi ve önemi anlatıl­maktadır. Ara Söz: Hitilerin Keşfi ve Genel Bir Bakış (42-45) başlığı altında, Hititlerin tarih sahnesinde geçirdikleri sürece yer verilmektedir. Yazar tara­fından İncil’de yazılanlar ile bilimsel çalışmalar karşılaştırılmakta ve kutsal ki­tapta yazılanların sorgulanmasıyla genel bir yorum ortaya konmaktadır. As­suva İsyanı ve Ahhiyava Sorunu (45-48) başlığı ile yukarıda değinilen Assuva İsyanı daha detaylı olarak ele alınmaktadır. Yazar, Assuva İsyanı’nı gerçekleş­tiren kentlerin ortadan kaldırılmasına rağmen, kıtamızın “Asya” olarak adlan­dırılmasıyla etkisinin günümüze ulaştığını savunmaktadır. Bölümün geri kala­nında, ele geçen tabletlerde bu isyandan bahsedilen kısımlar aktarılmaktadır. Mikenlerin Keşfi ve Genel Bir Bakış (48-51) başlığı altında, Miken Uygarlığı’nın ortaya çıkışı ve gelişiminden bahsedilmektedir. Ayrıca H. Schliemann’ın yap­tığı kazılar eleştirel gözle ele alınmaktadır. Yazar, Miken Uygarlığı üzerine hala süren tartışmalara açıklık getirmeye çalışmaktadır. Erken Bir Truva Sa­vaşı mı? (51-53) başlığı altında, Truva Savaşı’ndan yaklaşık 200 yıl kadar önce gerçekleştiği düşünülen Assuva İsyanı tartışılmakta ve ele geçen buluntuların birbiriyle ilişkisi irdelenmektedir. Ayrıca yazar, Homeros’un İlyadası’nda ge­çen Truva Savaşı’yla ilgili detayları da burada değerlendirmektedir. Bölümün son alt başlığı olan Sonuç ve Tespitler (53-54) ile yazar, MÖ XV. yüzyıl içinde gerçekleşen siyasi ve askeri mücadeleleri bir sonraki yüzyılda yaşanan küre­selleşmenin sadece başlangıcı olarak tanımlamaktadır.

Perde. Hatırlanacak Bir Ege Meselesi: M.Ö. On Dördüncü Yüzyıl (55-88) başlıklı ikinci bölüm, sekiz alt başlıkta ele alınmaktadır. III. Amenhotep’in Ege Listesi (56-64) başlığı altında, kral III. Amenhotep’in ölüm tapınağında yer alan beş heykel kaidesi ve bu kaideler üzerindeki yer isimlerinden anlatılmak­tadır. Ayrıca, buradaki isimlerden oluşan Ege Listesi’nin çözülmesi için yapıl­mış olan çalışmalar ve çalışmaları gerçekleştiren bilim adamlarından bahse­dilmektedir. Yazar, bu listenin Mısır ile Ege arasında gerçekleştirilebilecek bir seyahat güzergâhı olarak düzenlendiğini düşünmektedir. Bulunan arkeolojik veriler ışığında Ege’de sürdürülen ticareti kontrol edenlerin zaman içerisin­deki değişimi değerlendirilmektedir. Bunun sonucunda yazar, III. Amenho­tep’in Ege Listesi’nin bir nevi ticari ilişkiler içerisinde bulunduğu kentler ol­duğu fikrini sunmaktadır. Amarna Arşivleri (64-66) başlığı altında, Ege Listesi gibi Mısırlıların dünyasını tanımlayan bir diğer önemli örnekten bahsedilmek­tedir. Arşivin dönem diplomasisine ilişkin veriler sunmasının önemine değin­mektedir. Selamlama Hediyeleri ve Aile İlişkileri (66-71) başlığı altında, bu ar­şivde yer alan mektuplardan elde edilen bilgiler değerlendirilmektedir. Dip­lomasi için gerçekleştirilen evlilikler ve hediyeleşmeler verilen önemli bilgiler arasındadır. Ayrıca mektuplarda kullanılan dilin irdelenmesiyle o dönemde kullanılan selamlaşma şekli ve oluşturulan ticari ortaklıklarda kullanılan hi­taplar hakkında bilgi verilmektedir. Altın, Sahte Altın ve Yüksek Düzeyde Tica­ret (71-74) başlığı altında, diğer ülkelerin Mısır ile ticaret ortağı olmak iste­mesinin sebeplerinden biri olan altından söz edilmektedir. Şüphesiz en önemli veri kaynağını Mısır kralına gönderilen mektuplar oluşturmaktadır. Mektuplarda hediye olarak gönderilen altınların kimi zaman eksik çıktığı, kimi zaman ise küle döndüğü ve bunun kralın bilgisi dâhilinde olup olmadığı tartı­şılmaktadır. Alaşiya ve Asur’un Yükselişi (75-76) başlığı altında, Amarna Ar­şivi’nde bulunan, Alaşiya ve Asur kralları tarafından yazılmış mektuplar üze­rinden bu krallıkların dönem içerisindeki durumu değerlendirilmektedir. Ne­fertiti ve Kral Tutankhamun (77-81) başlığı altında, Nefertiti büstü ve Tutank­hamun’un mezarının bulunuşu anlatılmaktadır. Yazar bu süreci bir film şeridi gibi akıcı bir şekilde anlatmakta, aynı zamanda anlatımı canlı tutan detaylar vererek sahneyi okuyucunun gözünde canlandırmayı hedeflemektedir. Şup­piluliuma ve Zannanza Vakası (81-87) başlığı altında, uzun süredir güç kay­beden Anadolu’daki Hititlerin yükselişi ve Şuppiluliuma’nın başarılarını anla­tan belgelerden bahsedilmektedir. Yine bu bölümde, Mısır kraliçesinin Şup­piluliuma’dan evlenmek için oğullarından birini istemesi, kralın Zannanza’yı göndermesi ve oğlunun yolda öldürülüşü ve Mısır’a açtığı savaş anlatılmak­tadır. Hititler ve Mikenler (87-88) başlığı altında, Şuppiluliuma yönetimdey­ken krallığın dönemin en güçlülerinden biri olduğu ve konumlarını nasıl ko­rudukları anlatılmaktadır. Ayrıca Mikenlerin Hititler tarafından yapılan diplo­matik ve ticari anlaşmalar dışında kaldığından bahsedilmektedir.

III. Perde. Tanrılar ve Vatan İçin Savaşırken: M.Ö. On Üçüncü Yüzyıl (89-122) başlıklı üçüncü bölüm, dokuz alt başlıkta ele alınmaktadır. Uluburun Ge­misi (90-95) alt başlığı içinde, MÖ 1300 yıllarında tarihlenen Uluburun Ba­tığı’nın keşfi, geminin güzergâhı, taşıdıkları ve öneminden bahsedilmektedir. Geminin battığı alanda kimlerin nasıl bir yol izleyerek çalışmalarını sürdürdü­ğünü anlatan yazar, taşınan malların nitelikleri ve Akdeniz’deki uluslararası ticaret hakkında sunulan verileri değerlendirmektedir. Ugaritli Sinaranu (95-96) başlığı altında, Uluburun gemisinden sonra Ugarit’ten Sinaranu adlı bir tüccarın Girit Adası’na gönderdiği benzer bir ticaret gemisi ve taşıdıklarından bahsedilmekte ve Uluburun gemisi ile bağlantısı irdelenmektedir. Kadeş Sa­vaşı ve Sonuçları (97-100) başlığı altında, antikçağın en büyük savaşlarından biri olan Kadeş Savaşı anlatılmaktadır. Bir tarafta Hitit imparatoru II. Muvat­tali, diğer tarafta Mısır firavunu II. Ramses’in yer aldığı savaşın yazılı belgeler sayesinde bilinen tüm ayrıntıları aktarılmaktadır. Hititlerin yaptığı zekice hamlelerden bahseden yazar, savaş ve sonuçları hakkında derlediği veriler üzerine yorum yapmaktadır. Truva Savaşı (101-104) başlığı altında, yukarıda ele alınan sürecin devamı olarak siyasi çekişmeler anlatılmaktadır. Önceki bö­lümde ele alınan Assuva İsyanı’nın merkezi olan Troas Bölgesi’nde, Mikenle­rin desteklediği asiler tarafından çıkartılan isyanların devamında, Home­ros’un yazdığı Truva Savaşı hikâyesi değerlendirilmektedir. Yine bu başlık al­tında yazar, şu ana kadar gerçekleştirilmiş olan çalışmalardan yararlanarak Truva Savaşı’yla ilgili arkeolojik buluntular hakkında bilgi vermektedir. MÖ On Üçüncü Yüzyılda Yurtdışı Temasları ve Yunan Anakarası (104-108) başlığı altında, özellikle Miken’de inşa edilen sur ve tünel gibi savunma yapılarından bahsedilmektedir. Buna ek olarak Mikenlerin dışarıdaki dünya ile bağlantısını gösteren seramik ve yazılı metinlere değinilmektedir. Hicret ve İsrailoğulları­nın Kenan’ı Fethi (108-115) başlığı altında, kutsal kitapta anlatılan süreç irde­lenmekte ve arkeolojik bulgularla örtüşmeyişi aktarılmaktadır. Arkeolojik ve­riler İsrailoğullarının MÖ XIII. yüzyılda Kenan’da bulunduklarını göstermekte, fakat kutsal kitapta bahsedilen olayların bazı yerlerde kronolojiye ters düş­tüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple yazar, hicret hikâyesi üzerine yapılan yüz­yıllar sonra uydurulmuş yorumunu desteklemektedir. Hititler, Asurlular, Amarru ve Ahhiyava (115-119) başlığı altında, bu krallıkların politik ve siyasi konumları ele alınmaktadır. Günümüze ulaşan yazılı belgeler sayesinde ara­larındaki askeri ve ticari mücadeleler üzerine yorum yapılabilmekte ve Geç Tunç Çağı’nda bu devletlerarasındaki güç dengesi anlaşılabilmektedir. Hitit­lerin Kıbrıs İstilası (119-121) başlığı altında, yukarıda bahsedilen siyasi çekiş­meler sürerken IV. Tuthaliya’nın önemli bakır kaynakları bulunan Kıbrıs’ı işgal etmek istemesi ve bunun sebepleri tartışılmaktadır. İria Burnu ve Gelidonya Burnu Batıkları (121-122) başlığı altında, bu gemilerin güzergahları ve dönem şartları açısından önemi anlatılmaktadır. Kıbrıs’tan geldiği düşünülen İria Burnu Batığı yaklaşık MÖ 1200 yıllarına tarihlenmektedir. Bu gemi, Hititlerin baskınlarına rağmen Kıbrıs ile Miken arasındaki ticaretin sürdürüldüğünü göstermesi açısından önemlidir. Yaklaşık aynı döneme ait Anadolu’nun gü­ney kıyılarında bulunan Gelidonya Batığı hakkında güncel çalışmalarla yeni fikirler ortaya konulduğu bildirilmektedir. MÖ XIII. yüzyılın sonlarında bozu­lan düzene rağmen uluslararası ticaretin devam ettiğinin kanıtı olan bu ör­neklerin önemine değinilmektedir.

Perde Bir Dönemin sonu: MÖ On İkinci Yüzyıl (123-169) başlıklı dör­düncü bölüm, on alt başlık içermektedir. Bu bölümde yukarıda anlatılan iyi ve kötü tüm gelişmeler sonucunda Geç Tunç Çağı’nın sonlandığı ortam ve MÖ XII. yüzyıldaki durum anlatılmaktadır. Ugarit ve Minet El-Beida’nın Keşfi (123-125) başlığı altında, krallığın keşfi anlatılmaktadır. Ugarit’te bulunan çok sayıdaki metnin bölgede; ticaret, edebiyat, tarih, mitoloji, din ve evlilik gibi sosyal hayatla ilgili birçok bilinmeze ışık tuttuğu aktarılmaktadır. Ugarit ve Tüccarların Parasal ve Ticari Bağlantıları (125-130) başlığı altında, çeşitli ar­şivlerde bulunan metinler ışığında Ugarit’in uluslararası ticaretteki yeri anla­tılmaktadır. Ayrıca, Ugarit’te bulunan bu belgelerin ticari mallar ve tüccarlar hakkında sunduğu bilgilerin öneminden bahsedilmektedir. Kuzey Suriye’deki Yıkımlar (131-138) bölümünde, Ugarit’te bulunan belgeler ışığında ticaretin devamlılığı ve kentin uğradığı saldırılar[3] tartışılmaktadır. Saldırılar için Deniz Kavimleri’nin özellikle anılmadığını söyleyen yazar, onların gerçekleştirdiği saldırılara dolaylı kanıt olarak Ugarit Krallığı’nın Geç Tunç Çağı liman kenti Gibala’daki buluntulardan bahsetmektedir[4]. Ayrıca Deniz Kavimleri’nin ilk saldırısında Amurru Bölgesi’ndeki Tell Kazel’e gelip yerleştiklerini ve MÖ 1177 yılındaki ikinci dalgada zarar görmüş olabileceklerini önermektedir. Gü­ney Suriye/Kenan’daki Yıkımlar (138-149) başlığı altında, Güney Suriye ve Ke­nan’da yerle bir edilen kentlerden bahsedilmektedir. Yazar, İncil’de Arma­geddon’un yeri olarak bahsedilen Megiddo ve Lakiş kentlerinde ele geçen arkeolojik buluntulardan yararlanarak yıkılma sebeplerini araştırmaktadır. Mısır ordusu, İsrailoğulları ve işgalci Deniz Kavimleri seçenekleri tek tek de­ğerlendirilmektedir. Ayrıca en büyük beş Filistin Kenti’nin öneminden bahse­den yazar, bu kentlerin yıkılışıyla ilgili ortaya atılan farklı teorileri de incele­mektedir. Yazar, Mezopotamya’daki Yıkımlar (149-150) başlığı altında, çok sayıda yerleşim alanında yıkım izleri görülse de bunları Deniz Kavimleri’yle ilişkilendirmek için herhangi bir bulgunun bulunmadığından bahsetmektedir. Anadolu’daki Yıkımlar (151-155) başlığı altında, Anadolu’da aynı dönemde yıkılan birçok kent için Deniz Kavimleri’nin sorumlu tutulduğunu, fakat kazı çalışmalarında elde edilen verilerin aksini gösterdiğini söylemektedir[5]. Yunan Anakarasındaki Yıkımlar (155-161) başlığı altında ise Truva’da gerçekleşen yıkımlarda Mikenlerin etkisinin olmayışı, aynı dönemde saldırı altında olma­larıyla desteklenmektedir[6]. Kıbrıs’taki Yıkımlar (161-165) başlığı altında, Kıb­rıs’ın geçirdiği yıkım evresine değinilmektedir. Yazar, yukarıda bahsedilen Deniz Kavimleri’nin işgalleri için erken bir tarihte yıkımın yaşandığını ve II. Şuppiluliuma’nın kayıtlarına göre MÖ 1207 yılında Kıbrıs’a saldırı gerçekleş­tirildiğini aktarmaktadır. Fakat Kıbrıs’ın yıkımından kimin sorumlu olduğunu söyleyebilecek kesin kanıtların olmadığını da eklemektedir. Yazar, kim tara­fından ve nasıl yıkılmış olursa olsun, Kıbrıs’ın siyasi ve ekonomik gücüyle ya­şamını MÖ 1050 yıllarına kadar sürdürmüş olduğunu söyleyerek bu konuyu kendi yorumuyla sonlandırmaktadır. Mısır’daki Savaşlar ve Harem Komplosu (165-168) başlığı altında tekrar Mısır’a dönülerek Deniz Kavimleri işgallerinin sonuçları ve III. Ramses’in rolü anlatılmaktadır. Özet (168-169) kısmında ise bölümün ve buraya kadar anlatılanların çok kısa bir değerlendirmesi yapıl­makta ve aynı dönemde gerçekleşen büyük ölçekli yıkımlardan Deniz Kavim­leri’nin sorumlu tutulup tutulamayacağı tartışılmaktadır.

Kusursuz Bir Facialar Fırtınası mı? (171-210) başlıklı beşinci bölüm, sekiz alt başlıktan oluşmaktadır. Bu bölümde yazar, şu ana kadar yapılan çalışma­lar, yazılan makaleler, gerçekleştirilen konferanslar ve bilimsel araştırmalarla ortaya konan sonuçları dikkate alıp bir değerlendirme yapmak istemektedir. Yaptığı değerlendirme ile bu uluslararası istikrarlı sistemin bir anda neden çöktüğünü anlamayı amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için verilerin nesnel bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken yazar, yıkıma sebep ol­muş olan ihtimalleri sırayla ele almaktadır. İlk olarak Depremler (172-175) başlığı altında, yıkılan kentlerde depremlerin izlerinin tespiti ve bulunan ka­nıtlardan bahseden yazar, depremin ne kadar zarara yol açmış olsa da tek başına kentlerin yıkılmasına sebep olamayacağını bildirmektedir. İklim Deği­şikliği, Kuraklık ve Kıtlık (175-182) başlığı altında ise Deniz Kavimleri’nin göç sebebi olarak iklim değişikliklerinin getirdiği sonuçlar öne sürülmektedir. Bu konuyla ilgili krallıkların birbirlerinden yardım isteklerini içeren mektuplar ve polen analizlerinden elde edilen bilimsel veriler kanıt olarak gösterilmekte­dir. İç İsyanlar (182-183) başlığı altında, Hazor örneği ele alınmaktadır. Kentte öldürülen insanlara ya da silah kalıntılarına rastlanmayışı kentin yıkıl­masında (terk edilmesinde) en mantıklı sebep olarak iç isyan gösterilmekte­dir. Fakat yazar, Geç Tunç Çağı Uygarlıkları için yeterli bir sebep olmadığını da eklemektedir. (Muhtemel) Baskıncılar ve Uluslararası Ticaretin Çöküşü (183-188) başlığı altında, kentlerin can damarı olarak niteleyebileceğimiz ti­cari faaliyetlerin engellenmesinin sonuçlarından bahsedilmektedir. Ticari fa­aliyetlerin durdurulması bir kentteki yaşamı sonlandırmak için şüphesiz en etkili silah olmalıdır. Yazar Ugarit örneğini ele almakta ve kentin yıkıldıktan sonra yeniden inşa edilmeyişinin muhtemel sebebi olarak ticaret yollarının kesilmesini önermektedir. Yerinden Yönetim ve Bireysel Tüccarı Yükselişi (188-190) başlığı altında, Deniz Kavimleri’nin sebep olduğu sosyo-politik ve ekonomik değişimlerden bahsedilmektedir. Bu değişimin, sarayların ege­menliğindeki ekonominin tüccarların egemenliğine geçmesiyle gerçekleşti­ğini savunulmaktadır[7]. Sorumlular Deniz Kavimleri miydi ve Nereye Gittiler? (190-198) başlığı altında, sonunda Deniz Kavimleri temel konu olarak ele alın­maktadır. Deniz ve karadan ilerledikleri düşünülen istilacılarla ilgili metinler ve arkeolojik buluntuları inceleyerek ortaya kanıt koymak isteyen yazar, Hitit topraklarında herhangi bir kanıtın bulunamadığından bahsetmektedir. Bu bölümde yazar farklı araştırmacıların görüşlerini paylaşmakta ve Deniz Ka­vimleri’nin göçüyle ilgili mevcut verileri okuyucuyla paylaşmaktadır. Yaptığı değerlendirme sonucunda, bu işgalcilerin kendi başlarına Ege ve Akde­niz’deki uygarlığa son vermiş olamayacaklarını önermektedir. Sistemin Çö­küşü Fikrini Destekleyen Tezler (198-203) başlığı altında, yine farklı bilim adamlarının görüşlerine yer veren yazar, özellikle C. Renfrew’in sistem çök­mesi fikri üzerinde durmaktadır. Bu fikirde çöküş; merkezi yönetim teşkilatı­nın çökmesine, geleneksel elit sınıfın ortadan kalkmasına, merkezi ekonomi­nin zarar görmesine, yerleşim değişimine ve nüfusta azalma yaşanmasına se­bep olmaktadır. Ayrıca çöküşe tek başına sebep olabilecek bir sebebin bu­lunmayışı bu fikri mantıklı kılmaktadır. İhtimallere Bir Bakış ve Karmaşıklık Teorisi (203-210) başlığı altında, bu konu üzerine R. Drews tarafından ihti­mallerin tek tek ele alınarak incelendiği yayını hakkında yazarın eleştirileri yer almaktadır. Ayrıca bu başlık altında Ege ve Akdeniz’de konu olan krallıkların gelişiminden sona ermesine kadar geçirdiği süreç üzerine genel gözlemler yapılarak üç maddede toplanmaya çalışılmaktadır. Yazar, bu bölümde oku­yucuyu konu üzerine düşünmeye sevk etmektedir. Bölümün sonuna geldi­ğinde ise ortaya koyduğu ihtimalleri irdeleyerek kendi yorumunu yapmakta ve beş maddede topladığı sebeplerin çöküşe katkı sağlayan etkenler oldu­ğunu önermektedir. Ayrıca yazar, bu sebeplerden birinin çöküşe neden olan tek sebep olarak önerilmesini, kabul edilemeyecek kadar basit bir açıklama olarak değerlendirmektedir. Bölümün sonunda bu önerilere ek olarak kar­maşıklık teorisinin bu soruyu cevaplamada işe yarayıp yaramayacağı konu­sundaki fikirlerini söylemektedir.

Sondeyiş Sonuçlar (211-216) bölümünde, yazar hazırladığı çalışmanın so­nucunda, iç içe geçmiş kültürlerde meydana gelen yıkımlar gibi, Deniz Kavim­leri’nin köken ve amacının kesin olarak belirlenmesinin imkânsızlığından bah­setmektedir. Buna ek olarak eldeki veriler sayesinde kesin olarak bilinenlere dayanarak birçok bilinmeyen üzerine fikir yürütülebileceğini söylemektedir. Burada delillerden bazılarını tekrar ederek Roma İmparatorluğu’nun çöküşü sırasında meydana gelen isyan ve yağmalamalarla karşılaştırmaktadır. Bunun sonucunda, MS 476 yılında Roma’nın ve Batı Roma İmparatorluğu’nun sonu olduğu gibi, MÖ 1177 yılının da Geç Tunç Çağı’nın sonu olduğunu iddia et­mektedir.

Son olarak Eğer (217) başlığı altında yazar, yaşanan sıkıntıların yaşanma­mış olması durumunda Geç Tunç Çağı’nın yine sona erip ermeyeceğini sor­gulamaktadır. Bu sorulara en güzel cevabı yine kendi cümleleriyle vermek doğru olsa gerek: “Bazen doğal yaşlı ormanların ekosistemin yenilenmesini ve tekrar filizlenebilmesini sağlamak için büyük çaplı bir orman yangını gere­kir”. Yazar kitabın sonundaki Oyundaki Karakterler (218-222) bölümünde, ko­nuyla ilgili kişilerin listesini vermektedir. Okuyucu için kitabın arkasındaki ka­rakter sözlüğü güzel bir detay olarak değerlendirilebilir. Konu hakkında yapıl­mış güncel kaynakları toplayan yazarın eserinde beklenildiği gibi geniş bir Kaynakça (223-259) bölümü bulunmaktadır. Metin içerisinde istenilen de­taylara kolayca ulaşmak için hazırlanan Dizin (260-270) bölümü ile kitap son­lanmaktadır.

Yazarın eserinde bilimsel çalışmaları kaynak göstermesinin yanı sıra gün­cel çalışmaları takibi ve konu hakkındaki farklı görüşleri dikkate alması ol­dukça önemlidir. Konuya ilgi duyan ya da kendi görüşüne katılmayanlar için araştırmalarında kolaylık sağlayacak tüm kaynakları sunması hazırladığı ese­rin kalitesini göstermektedir. Eser şüphesiz konuya ilgi duyanlar için temel kaynak niteliğindedir.

Ankara Üniversitesi
Klasik Arkeoloji Bölümü

Yusuf KILIÇ (PhD)
yusuffkilicc@gmail.com

  • Atıf Düzeni
  • Direkt Link
Y. Kılıç, M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl. Yazar: E. H. Cline, Libri IV (2018) 367-376. DOI: 10.20480/lbr.2018042

Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2018/lbr-0172

16 Kasım 2018 Aykan A.
← The Ancient Mariners: Seafarers and Sea Fighters of the Mediterranean in Ancient Times
Antikçağ’dan Bugüne Glykon Kültü →

eISSN: 2458-7826

Yayın Gönderme

Çalışmalarınızı Editöryal Prensiplere ve Yazım İlkelerine göre düzenledikten sonra,  libri@akdeniz.edu.tr
adresine gönderebilirsiniz.

SCImago Journal & Country Rank

eISSN: 2458-7826

    PhaseKapakWeb
    PhaseKapakWeb
    PhaseKapakWeb PhaseKapakWeb PhaseKapakWeb

    SAYI I (2015)

    SAYI II (2016)

    SAYI III (2017)

    SAYI IV (2018)

    Search for Publication

    En çok okunanlar

    • Kartacalıların Kralı Hannon’un Herakles Sütunları’nın Ötesindeki Libya Topraklarının Bölümlerine İlişkin  Seyrüseferi
      Kartacalıların Kralı Hannon’un Hera...
    • The Harbour of All This Sea and Realm: Crusader to Venetian Famagusta
      The Harbour of All This Sea and Rea...
    • Bizans: Yeni Roma İmparatorluğu
      Bizans: Yeni Roma İmparatorluğu
    • Pausanias, Hellas’in Tasviri I. 1. 1 – I. 3. 5
      Pausanias, Hellas’in Tasviri I. 1. ...
    • Anadolu Selçukluları: Ortaçağ Ortadoğusu’nda Saray ve Toplum
      Anadolu Selçukluları: Ortaçağ Ortad...
    • Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens – İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
      Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens – İ...
    • Pseudo-Skylaks, Seyrüsefer
      Pseudo-Skylaks, Seyrüsefer
    • Küçük Asya’nın Tarihöncesi: Karmaşık Avcı Toplayıcılarından, Erken Kentsel Toplumlara
      Küçük Asya’nın Tarihöncesi: Karmaşı...
    • Batıya Göçün Sanatsal Evreleri
      Batıya Göçün Sanatsal Evreleri
    • Athens Numismatic Museum: The Zarifis Donation
      Athens Numismatic Museum: The Zarif...
    • Antikçağda Kitap
      Antikçağda Kitap
    • Antik Çağda Seyahat
      Antik Çağda Seyahat
    • Kader Üzerine
      Kader Üzerine
    • Bizans İmparatorluğu Tarihi
      Bizans İmparatorluğu Tarihi
    • Târih-i Güzîde (Zikr-i Pâdîşâhân-i Selçukiyân)
      Târih-i Güzîde (Zikr-i Pâdîşâhân-i ...

    PhaseKapakWeb

    eISSN: 2149-7826

    Libri

    • Ana Sayfa
    • Dergi Hakkında
    • Son Sayı
    • Arşiv
    • Yazım İlkeleri
    • Yayın Süreci
    • İletişim

    Creative Commons Lisansı
    Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

    Son Çıkan Yayınlar

    • Strabon, Geographika (Coğrafya): Kitap XI.1-14 20 Mart 2025
    • Stamped Amphora Handles from Magarsus 18 Şubat 2025
    • New Dedications from Phaselis to Apollon Epidamos, Artemis Pergaia and Hephaistos 28 Aralık 2024
    • New Inscriptions from Olympos (Lykia) 21 Aralık 2024
    • New Inscriptions from Nikaia XVI: Votives to Zeus (Bronton and Gorzaios) 18 Aralık 2024
    • New Reading of I.Mylasa I, 403 15 Aralık 2024
    • A Wandering Jewish Tombstone 9 Aralık 2024
    • Eine Gruppe neuer Grabinschriften aus Kestel bei Bursa 27 Mart 2024

    Yayın Arama

    Arşiv

    Flag Counter
    • Ana Sayfa
    • Dergi Hakkında
    • Son Sayı
    • Arşiv
    • Yayın Etiği
    • Yayın Gönderme
    • Yazım İlkeleri
    • Yayın Süreci
    • İletişim
    Copyright © 2015 www.libridergi.org
    • Türkçe
    • English (İngilizce)