Osmanlı Devleti’nin Arkeoloji Politikası
Burcu KUTLU DİLBAZ
ISBN: 9786058189614
Sayfa: 160
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Metamorfoz Yayıncılık
LIBRI V (2019) 153-156
Geliş Tarihi: 26.07.2019 | Kabul Tarihi: 18.10.2019
Elektronik Yayın Tarihi: 09.11.2019
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2019
B. KUTLU DİLBAZ, Osmanlı Devleti’nin Arkeoloji Politikası. İstanbul 2018. Metamorfoz Yayıncılık, 160 sayfa (23 resim ile birlikte). ISBN:9786058189614
Burcu Kutlu Dilbaz, hazırlayıp sunduğu eserinde; kuşkusuz bugüne kadar üzerinde çok fazla kafa yorulmamış bir konu üzerinde duruyor. Üzerinde yeterince durulmamış diyoruz zira üzerinde yaşadığımız coğrafya çok büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış Dünya’nın yedi harikalarından bazılarının bu coğrafyada yer aldığı düşünülürse, bu konuya ne kadar ilgi gösterilse de yeterli olamayacağını söylemek mümkündür.
Yazar bu konudaki açığı bir nebze de olsa gidermek için, kitabında özellikle olayın hukuki yönlerini gözler önüne sermeye çalışmıştır. Bu kitabı okurken Osmanlı’nın dinamiklerine az çok vâkıf olmak da fayda var. Zira Osmanlı’nın içerisinde bulunduğu şartları ve Osmanlı’nın ürettiği politikalar ışığında konulara eğilimlerini analiz etmemiz gerekmektedir. Osmanlı kuruluş felsefesinde sanat eserlerine gereken önemi vermedi (veremedi). Kuruluş ve yükseliş aşamalarında devletin önceliklerini belirlerken pragmatist bir yol izlenmeğe bir anlamda mecbur olunduğundan, sanat ve sanat eserleri önem sırasında başlardaki yerini alamadı.
Ta ki yazarın da üzerinde durduğu gibi 18. yüzyıl ve sonrasında Avrupalı Devletlerin de bu konuya verdiği önemin de görülmesiyle beraber, Osmanlı Devleti elindeki hazinenin kıymetini daha fazla idrak etmeye başladı ve bu konuda başlangıç için yeterli olmayan adımları atmaya başladı. Yeterli değil, çünkü bu konuda birtakım hukuki adımlar atılma yoluna gidildi. Sonradan gelişen olaylar çerçevesinde adımların yetersiz kaldığı görülmüş ve adım adım bu eksiklikler kapatılmaya çalışılmıştır.
Yazar, kitabında adım adım bu hukuki yaptırımlara değinmiş, eksik yönlerinin diğer bir nizamname ile nasıl giderilmeye çalışıldığını anlatmaya çalışmıştır. Bu konularda yayımlanan nizamnameler ve yönetmelikleri içerikleri ile beraber vermiştir. Biz bugün burada bu konuda yazarın verdiği bilgiler ışığında kitabın içeriğini bir şablon olarak da olsa vermeye çalışacağız. Giriş (7-13), kısmında, genel bir değerlendirme çerçevesinde Osmanlı Devleti’nde arkeolojik çalışmaların hız kazanması ve özellikle Avrupa’nın Rönesans ile başlayan uyanışının Osmanlıya nasıl sirayet ettiğine değinilmiştir. Birinci Bölüm Osmanlı Devleti’nin Arkeoloji Anlayışı (13) başlığını taşımaktadır. Yazar bu bölümde; alt başlıklar açarak, tanımlar çerçevesinde arkeolojik eser tanımı, arkeolojik esere sahip olma hakkı, arkeolojik eserin korunması, arkeolojik eserin önemi ve arkeolojik eserin tahribi gibi konuları örnekler çerçevesinde açıklamaya çalışmış bunu yaparken de resim ve kaynaklarla dayanak oluşturmaya çalışmıştır.
Eserin İkinci Bölümü Arkeolojik Eserlerin Yurtdışına Çıkarılması (29)’dır. Yazar eserinin ikinci bölümünde de tıpkı birinci bölümde olduğu gibi konuyu alt başlıklar halinde açıklamayı tercih etmiş. Beş alt başlık açtığı bölümde: Kaçırılan Arkeolojik Eserler, İzinli Olarak Çıkarılan Eserler, Yurtdışından Gelenlere Arkeolojik Eserin Verilmesi, Yurtdışındaki Müzelerde Bulunan Esere Eklemek İçin Verilmesi, Müze-i Hümayun’a Taşıma Masrafına Karşılık Verilmesi, Hediye Edilen Arkeolojik Eserler, Yurtdışından Gelen Hediyeler, Yurtdışına Giden Hediyeler, Satılan Arkeolojik Eserler ve Değişimi Yapılan Arkeolojik Eserler hakkında bilgi verilen bölümde; Osmanlı Devleti’nin arkeolojik eserlerin taşınmasında ve yerleştirilmesinde titiz davranmaya çalıştıysa da yer yer büyük zorluklarla karşılaştığına değinilmiştir. “Merkeze yakın yerlerde, izin alındıysa, araştırmalar mükemmel bir güvenlik içinde yürütülür. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun uzak bölgelerinde, yani bütün kazı ekiplerinin “para avcısı” olarak görüldüğü yerlerde, bu her zaman söz konusu olmayabilir” denilen bölümde; eserlerin taşınmasının belli başlı şartlar altında yapılması gerektiğine değinilmiş ve bu konuda karşılaşılan zorluklar örneklenmiştir.
Eserin üçüncü bölümü Arkeolojik Kazı Teknikleri ( 57) başlığını taşımaktadır. Kazı İzinleri, Kazı İzni İçin İzlenecek Yol ve İzin Örnekleri, Kazı İzni Belgesi Verilmesi İçin Gerekli Koşullar, Kazı İznini Kimler Alabilir, Kazı İznini Kimler Alamaz Ve Yasaklar, İzinsiz Kazılar, Kazı Yerleri, Kazı Yapılamayacak Yerler, Kazı Yapılan Yerlerde Arazi Hakkı, Kazı Ceza Kuralları, Taşınamayan Eserlerde Ceza Kuralları, Taşınabilen Eserlerde Ceza Kuralları, Kazıyı Durdurma Kuralları, Kazı Görevlileri, Kazı Masrafları, Kazılarda Uygulanan Teknikler, Kazılarda Arkeolojik Eserin Resmini Çizme ve Fotoğrafını Çekme, Kazılarda Model Alma, Kazılarda Harita Çizimi, Arkeolojik Eserin Taşınma İşlemleri, Yurt İçinde Taşınma İşlemleri ve Yurt Dışında Taşınma İşlemleri, başlıkları altında yazar konuyu detaylandırmak adına alt başlıkları tekrar alt başlıklar altında anlatma yoluna gitmiştir. Yazar bu bölümde bilhassa cezalar konusunu açıklarken yönetmeliklerden faydalanmış ve her konuya ait yönetmeliği numarasıyla beraber vermiştir. Bulunan eserin kayıt aşamasına kadar geçen süreci yönetmelikler ışığında açıklamıştır.
Dördüncü Bölüm ise Arkeolojik Eser Yönetmelikleri (105)’dir. Bu bölüm kendi içinde Yönetmeliklere Genel Bir Bakış, 1869 Arkeolojik Eser Yönetmeliği, 1874 Arkeolojik Eser Yönetmeliği, 1884 Arkeolojik Eser Yönetmeliği ve 1906 Arkeolojik Eser Yönetmeliği alt başlıklarından oluşmaktadır. Burada yazar son bölümde çeşitli aralıklarla çıkartılan dört tane yönetmeliğin sırasıyla hangi şartlar neticesinde çıkartıldığı, hatta bir yönetmeliğin eksik kalan yönlerinin diğer yönetmelik ile kapatılmaya çalışıldığını bir süreç içerisinde vermeye çalışmıştır.
Yazar Sonuç (143) kısmında, Osmanlı topraklarının dünya kültür mirasında büyük bir yer kapladığını, ancak bunun öneminin çok sonraları anlaşılmaya başlandığını ve bu noktada geç kalınmışlığın acısının çekildiğine değinmiş ve bu manada yapılmaya çalışılan iyi niyetli çabaların yer yer bilgisizlikten yer yer başka niyetlerin de işin içerisine katılması sonucunda istenilen noktaya ulaşmakta zorluk çekildiğinden bahsetmiştir. Avrupa’nın bu açıdan uyanışının çok daha erken olmakla beraber bu farkındalığını bizim topraklarımızda bir sömürge aracı olarak kullandığına da değinmiştir. Zamanında önlemler almakta zorlansak dahi zararın neresinden dönülürse bunun kar bilinmesi ve yönetmelikler ve hukuki tedbirler neticesinde hiç olmazsa elimizde bulunan eserleri bir nebze de olsa korumak hatta alabilecek durumda olduğumuz tarihi eserleri yabancı ülkelerden almak noktasında yapabileceğimiz bir şeyler olduğu noktasında yazar bizi uyarmaktadır.
Kitap hakkında bizim değerlendirmemiz, bakıldığı zaman yazar, ülkemiz topraklarında arkeolojik kazıların zaman içerisinde bir noktadan sonra evrildiğini ve gerçek amacına ulaşmaya çalıştığını gösterse de kitabın içerdiği konular ile kitabın hacmi birbiri ile doğru orantılı görünmemektedir. Özellikle fıkıh gibi başlı başına bir konu teşkil edebilecek noktadan da eseri açıklamaya çalışması ve farklı konulara da değinmesi yani her konuya az da olsa değineyim düşüncesi kitabın zayıf noktası gibi görünse de bu konudaki çalışmaların azlığı ve özellikle verilen bilgilerin hukuki ve bilimsel kaynaklarla desteklenmesi kitabı bu konulara ilgi gösteren ve bu tür konularda çalışma yapmak isteyen okurlar açısından önemli bir başvuru kaynağı haline getirdiği göz önüne alındığında bu tür çalışmaların devamının gelmesini diler emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Akdeniz Üniversitesi
Tarih Bölümü
Hatice ÇİFTCİ (Doktora Öğrencisi)
muverrih006@gmail.com.tr
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2019/lbr-0202