The Storm before the Storm. The Beginning of the End of the Roman Republic
Hüseyin KÖKER
ISBN: 9781610397216
Sayfa: 327
Baskı Yılı: 2017
Baskı Yeri: New York
Yayınevi: Public Affairs Publishing
LIBRI VI (2020) 361-363
Geliş Tarihi: 06.11.2020 | Kabul Tarihi: 25.11.2020
Elektronik Yayın Tarihi: 05.12.2020
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2020
M. DUNCAN, The Storm before the Storm. The Beginning of the End of the Roman Republic. New York 2017. Public Affairs Publishing, 327 sayfa (2 harita ile birlikte). ISBN: 9781610397216
Bir radyo yayıncısı olan Mike Duncan, ödüllü The History of Rome adlı radyo serisinin de yaratıcısıdır. 2017 yılında yayınlanan The Storm before the Storm. The Beginning of the End of the Roman Republic adlı bu eseri, Roma Cumhuriyeti’nin özellikle MÖ 146-78 yılları arasındaki çalkantılı dönemini ayrıntılarıyla ele alırken ve sonrasındaki olaylarla birlikte Augustus Dönemi’ne kadar Cumhuriyet rejiminin sonunu hazırlayan sebepleri özetliyor. Populares ve senatus arasındaki siyasi çekişmeleri, ekonomik ve sosyal arka planıyla birlikte değerlendirerek, güç yarışında öne geçen politikacıların elinde bu çekişmelerin zamanla nasıl kanlı olaylara dönüştüğü ve bunun Roma siyasi yapısını nasıl bir değişime uğrattığını, antik kaynakların ışığında ve modern kaynakların desteğiyle, tüm ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Roma Tarihi’nin kısa ancak belki de en önemli dönüm noktası sayılabilecek bir zaman dilimini ele alan bu eser Roma Cumhuriyeti’nin geçirdiği değişimi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Kitapla ilgili değerlendirmelere bakılırsa Mike Duncan, radyo anlatımındaki başarısını yazılı olarak da devam ettiriyor. Canlı ve akıcı bir anlatımıyla kolay anlaşılır bir dilinin olması kitabı sadece akademik çevre için değil, geniş bir okuyucu kitlesi için de ulaşılabilir kılıyor.
Kitap, Prologue – The Triumph of the Roman Republic ve The Beasts of Italy, The Stepschildren of Rome, Daggers in the Forum, A City for Sale, The Spolis of Victory, The Golden Earrings, Marius’s Mules, The Third Founder of Rome, Italia, The Ruins of Carthage, The Spiked Boots, Cicil War ve Dictator for Life başlıklarını taşıyan 13 bölümden oluşmaktadır. Kitabın başında MÖ 146-78 yıllarını kapsayan bir zaman çizelgesiyle MÖ 100 civarındaki İtalya ve Roma Cumhuriyeti’nin sınırlarını gösteren iki harita yer alıyor. Dipnotlar son not olarak, yararlanılan antik ve seçilmiş modern kaynaklar ise kitabın sonunda yer alıyor.
Kitabın giriş kısmını oluşturan Prologue (1-16), MÖ 146 yılında Kartaca ve Korinthos’un Roma tarafından ele geçirilişi ve Roma’nın bu zaferlerinin aynı zamanda onun sonunun da başlangıcı olduğuna dikkat çekiyor. Bu bölüm Roma’nın sosyal, politik ve askeri tarihini kuruluşundan MÖ 146 yılına kadar geçen zaman zarfını kapsayacak şekilde ana hatlarıyla ele alırken, Roma Cumhuriyeti’nin kurumları ve memuriyetleriyle karakterini de örneklerle açıklıyor.
Birinci Bölüm (17-37), Gracchus ailesi ve Tiberius Sempronius Gracchus hakkında bilgiler vererek başlıyor. MÖ III. yüzyıl sonları itibarıyla, özellikle sonu gelmeyen sınır ötesi savaşlar, ağır vergi yükü ve bunların getirdiği toprak kayıpları nedeniyle zor durumda kalan alt sınıfın düştüğü zor durum ve dolayısıyla Roma’nın içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik bunalım ve buna bir çözüm yolu arayan reformist consulların oluşturduğu Lex Agraria; Tiberius Gracchus’un tribunusluğu ve bu yasayı yürürlüğe koyma çabası ve sonunda, kendini ikinci kez tribün seçtirmek istemesi ve zaten yasaya karşı olan consulların bunu bir tiranlık arayışı olarak değerlendirmesiyle consulların desteğiyle pontifex maximus Nasica’nın başını çektiği kalabalık tarafından öldürülmesini konu ediyor.
İkinci Bölüm (39-57), Tiberius Gracchus’un öldürülmesinin ardından destekçilerine karşı yürütülen tarafgir bertaraf politikası ve lex Agraria’nın yürütülmek zorunda oluşuna dikkat çekerek başlıyor. Numantia Zaferi, Sicilya’daki köle ayaklanması ve III. Attalos’un ölümünün ardından tahtın varisi olarak ortaya çıkan Aristonikos’un başlattığı ayaklanma ile Roma Cumhuriyeti’nin ekonomik dinamiklerini ayakta tutan sınıfların rolleriyle provincia kavramı ve yönetimini konu ediyor. Son olarak da Aemilianus örneğiyle, senato kararıyla da olsa kendi ordusunu oluşturan bir consulun senatusu da etkileyerek ne kadar güç kazanabileceğine dikkat çekiyor.
Üçüncü Bölüm (59-80), Gaius Gracchus’un kendi sonunun da ağabeyi gibi olacağını ve bundan kaçamayacağını söyleyen ağabeyi Tiberius’u gördüğü rüyasından bahisle Gaius’un politik kariyerini konu ediyor. Halkın önüne ilk çıkışından, ölümüne kadar geçen süre zarfında tribunuslukları, İtalik halklara Roma vatandaşlık hakkının verilmesi gibi reformist yasaları, başarıları ve başarısızlıklarını, karşıt görüşle olan politik mücadelesini konu ve nihayetinde senatonun görevlendirmesiyle consul Opimius’un radikal bir biçimde Gracchus destekçilerinin katledilmesi ve idam edilmesini ele alıyor. Ayrıca, Gaius Gracchus’un ölümünün ardından onun yürürlüğe koyduğu yasaların devam ettiği ve özellikle lex Agraria’nın senatonun elinde aristokratların topraklarını daha da genişlettikleri bir oyuncak haline gelişiyle, populares ve optimates sınıflarının politik arenadaki rollerini vurguluyor.
Dördüncü Bölüm (81-97), Gaius Marius’un politik kariyeri öncesi hayatıyla, Metelli ailesi ile Roma politik sahnesine yeni giren Sacaurus, Lucius Cicinius Crassus ve Marcus Antonius gibi dönemin genç politikacılardan bahisle, Massalia’nın bir Roma kolonisi haline getirilmesi ve Gallia’nın Roma egemenliğine geçiş sürecini ve Gaius Marius’un askeri ve politik kariyeri ile Numidia topraklarındaki problemler ve bu bağlamda Iugurta ile Roma Senatosu arasındaki politik ilişkileri konu ediyor.
Beşinci Bölüm (99-114), Roma’nın Cimbri ve Thrak Scordisci kabileleriyle, Numidia Kralı Iugurtha arasındaki mücadeleler ile G. Marius’un politikadan askeri sahaya geçişini konu ediyor. Bu bağlamda Roma’nın Cimbri ve Scordisci kabileleriyle giriştiği mücadeleleri kaybetmesi ve bunun Roma’daki etkileri; Gaius Mamilius’un oluşturduğu komisyonla rüşvet alan consul ve optimatlara karşı yürütülen soruşturmalar, Iugurtha ve Mauretania Kralı Bocchus arasındaki ittifak, consul Metellius’un Iugurtha’ya karşı yürüttüğü askeri operasyonlar ve Marius’un consul seçilerek Iugurtha sorununu bitirmeye yönelik önlemlerini ele alıyor.
Altıncı Bölüm (115-128), Sulla’nın hayatından bahisle, Gaius Marius’un komutasında ve Sulla’nın askeri ve diplomatik başarısıyla Iugurtha Savaşı’nın bitişi, Kuzey kabileleri Tigurini ve Gallia’da Cimbri kabilesine karşı Arausio Savaşı’nda alınan büyük yenilgi ve Roma’da güçlü bir lider arayışı sonucu senatusun Gaius Marius’u ikinci kez consul seçmesini konu ediniyor.
Yedinci Bölüm (129-144), Gaius Marius’un Gallia’ya gidişi ve bu sırada Roma ordu sisteminde yaptığı reformlar ile Roma’da politika sahnesine çıkan novus homolar ve Saturninus önderliğinde popularesin senatusla politik mücadelesi, Sicilia’da çıkan ikinci köle isyanı ve Marius’un Aqua Sextiae’de Teuton ve Ambrone kabilelerine karşı zaferi ve Catulus’un Cimri kabilesine karşı yenilgisi konu ediliyor.
Sekizinci Bölüm (145-159), MÖ 104-100 yıllarında Roma’da populares ile senatus arasındaki politik mücadele ve bu bağlamda Saturninus’un senatus aleyhine yürüttüğü politika ve çıkarttığı yasalar ile bu iki grup arasındaki kanlı politik kavgaları konu ediyor. Ayrıca, Marius’un Catullus’un yenilgisinin ardından birleşen ordularıyla Cimbri kabilesine karşı zaferi ve Mannius Aquillius’un Sicilia’daki köle ayaklanmasını sona erdirmesini ele alıyor.
Dokuzuncu Bölüm (161-183), İtalik kökenli veteranus Poppaedius Silo’dan bahisle İtalik halklara Roma vatandaşlık hakkı tanınmasına ilişkin yürütülen politikalar ve çözümsüzlük sonucu patlak veren Sosyal Savaş ile lex Iulia ve lex Plautia Papiria ile İtalik halklara vatandaşlık hakkı verilmesi konu ediliyor. Ayrıca, bu sırada Provincia Asia’daki güncel durum, Roma’da Drusus’un politik hamleleri ve öldürülmesi, Sulla’nın politika sahnesine girişi ve Sosyal Savaş sonrası İtalya’daki ekonomik durum ele alınıyor.
Onuncu Bölüm (185-202), Karadeniz Krallığı ve VI. Mithradates’in hayatından bahisle, onun tahta geçişiyle birlikte yürüttüğü genişleme politikası sonucu Roma’yla karşı karşıya gelmesi ve Mannius Aquilius’u yenilgiye uğratması ve bu sırada Roma’da Sulla’nın consul seçilerek Mithradates’e karşı görevlendirilmesi üzerine tribunus Sulpicius’un Sulla’yı görevden alarak yerine Gaius Marius’u görevlendirmesi üzerine Sulla’nın lejyonlarıyla Roma’ya yürüyerek kenti ele geçirmesi ve durumu kendi lehine çevirmesi konu ediliyor. Bu çerçevede ayrıca, Sulpicius’un Roma politik hayatına kattığı bir nevi silahlı kişisel koruma niteliğinde olan profesyonel sokak çetesi ve paralı askerlerden oluşan birlikleri ile Marius’un kaçışı ve Mithradates’in emriyle MÖ 88 yılında Batı Anadolu’daki İtalyan vatandaşlarının katledilmesi ele alınıyor.
Onbirinci Bölüm (203-223), Cinna ve Octavius’un consul seçilmesi ve buna müdahale etmeyen ancak reformlarını sürdürmeleri için consullarla anlaşan Sulla’nın lejyonlarıyla Doğu’ya hareket etmesinin ardından Cinna’nın ortaya koyduğu Sulla karşıtı politika, Marius’un yeniden sahneye çıkarak Cinna ile birlikte hareket etmesi ve Roma’daki kanlı hesaplaşma ile bu sırada Sulla’nın, VI Mithradates kuvvetleri tarafından işgal edilen Yunanistan’ı ele geçirerek Pontos kuvvetlerini bertaraf etmesiyle yapılan Dardanos Barışı ve ardından Sulla’nın gözünü Roma’ya çevirmesi konu ediliyor.
Onikinci Bölüm (225-243), Cinna’nın ölümünün ardından Carbo’nun tek başına consulluğu sürdürmesi ve Sulla’ya karşı politik ve askeri hamleleri; Sulla’nın kuvvetlerini büyüterek Roma’ya yürüyüşü, Sosyal Savaşın sonu ve İç Savaş’ın başlaması ve Sulla’nın zaferiyle sonuçlanarak onun Roma’ya girişi ile bu sırada Roma genelindeki ve Roma’daki durum konu ediliyor.
Onüçüncü Bölüm (245-265), İç Savaşın galibi Sulla’nın düşmanlarını cezalandırması ve bunun geniş çaplı bir mal müsaderesi ve katliama dönüşmesi, Sulla’nın ömür boyu dictator seçilerek Cumhuriyet’in aldığı hasarları onaracak yasaları ve reformlarıyla, ölümü ve sonrasındaki siyasi durumu konu ediyor. Ayrıca, son kısımda, MÖ 146 yılından Augustus dönemine kadar geçen süre zarfındaki siyasi çekişmelerin nedenlerini kısaca değerlendirerek, Roma’nın içinde bulunduğu duruma ışık tutuyor.
Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi
Hüseyin KÖKER (Doç. Dr.)
huseyinkoker@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2020/lbr-0273