Selçukluların Haçlılarla İmtihanı
Muharrem KESİK
ISBN: 9786050829266
Sayfa: 480
Baskı Yılı: 2018
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Timaş Yayınları
LIBRI V (2019) 183-189
Geliş Tarihi: 03.09.2019 | Kabul Tarihi: 18.11.2019
Elektronik Yayın Tarihi: 27.11.2019
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2019
M. Kesik, Selçukluların Haçlılarla İmtihanı. İstanbul 2018. Timaş Yayınları, 480 sayfa. ISBN: 9786050829266
Tarih boyunca insan topluluklarının ve coğrafyaların kaderini etkileyen pek çok büyük olay gerçekleşmiştir. Bunlardan biri de hiç şüphesiz Ortaçağ’da yaşanan Haçlı Seferleri’dir. Dini kisveye büründürülmüş ancak esasları siyasi ve maddi çıkarlara dayanan Haçlı Seferleri 1095 yılından başlayarak Hristiyan Avrupa’dan Müslüman Ortadoğu’ya doğru akan planlı ve askeri bir akınlar silsilesidir. Gerçekleştiği dönemde yaşananlar ve sonuçları itibarıyla da oldukça önemli olan Haçlı Seferleri’ne geçmişten günümüze ilgi duyulmuş ve hatırı sayılır bir literatür oluşmuştur. Burada tanıtımını yapacağımız eser de, Haçlı Seferleri’ne karşı başta Selçuklular olmak üzere Müslüman dünyanın verdiği mücadelelere odaklanan kıymetli bir monografidir.
Türkiye’nin önde gelen Selçuklu ve Ortaçağ uzmanlarından Prof. Dr. Muharrem Kesik tarafından kaleme alınan eser “Selçukluların Haçlılarla İmtihanı” başlığını taşımaktadır. Çalışma, müellifin konuya genel bir giriş yaparak eserine yönelik temennilerini ve içeriğe katkıda bulunanlara teşekkürlerini sunduğu Önsöz (10-12) ve Kısaltmalar (13-14) kısımlarıyla başlamaktadır. Akabinde, kendi içlerinde alt başlıklara ayrılan 4 ana bölüm ve genel değerlendirmelerin yapıldığı Sonuç (430-431) kısmıyla devam etmektedir. Sonuçtan sonra ise eserin ilmi kıymetini oldukça arttıran ve kullanımını kolaylaştıran Kronoloji (432-435), Esir Edilen veya Öldürülen Haçlı Liderleri (436-437), Haçlılarla Mücadele Eden Kahramanlar (438-446), Şecereler (447-457), Bibliyografya (458-471) ve İndeks (472-480) kısımlarıyla çalışma nihayete ermektedir.
Çalışmanın Haçlı Seferleri’nin Nedenleri ve Haçlıların Anadolu’ya Gelişi (17-159) başlıklı birinci ana bölümü kendi içinde iki alt bölüme ayrılmıştır. Bunların ilki Sultan I. Kılıç Arslan ve Haçlılar (20-54) başlığını taşımaktadır ve kendi içinde pek çok yan başlıktan oluşmaktadır. Haçlılarla Yapılan İlk Mücadele (20-22) isimli ilk yan başlıkta Keşiş Pierre l’Hermitte’nin önderliğindeki başıbozuk Haçlı topluluğunun Bizans arazisini geçerek Türkiye Selçuklu sınırlarına yerleşmesi ve bölgedeki faaliyetlerinin ardından I. Kılıç Arslan’ın kuvvetleri tarafından ortadan kaldırılmaları sürecinin ayrıntıları ortaya konmaktadır. Diğer bir yan başlık Sultan I. Kılıç Arslan’ın Malatya Kuşatması (1097) (22-24) ismini taşımaktadır. Bu yan başlıkta 21 Ekim 1096 tarihinde Drakon Köyü yakınlarında Haçlı birliklerini mağlup eden Sultan I. Kılıç Arslan’ın Haçlıları küçümseyerek esas hedeflerinden olan Malatya şehrine yönelmesi ve burayı kuşatması ele alınmaktadır. Alt başlığın üçüncü yan başlığı ise Düzenli Haçlı Ordularının Anadolu’ya Gelmesi ve İznik’in Kaybı (18 Haziran 1097) (24-27) ismini taşımaktadır. Bu yan başlıkta I. Kılıç Arslan’ın Malatya kuşatmasında bulunduğu sırada birçok prens ve dükün katıldığı savaşçı şövalyelerden oluşan bir Haçlı kuvvetinin Selçuklu başkenti İznik’i kuşatması ve şehrin müdafileri tarafından Bizans kuvvetlerine teslim edilmesi süreci ayrıntılı bir şekilde ortaya konmaktadır. İlgili alt başlığın diğer bir yan başlığı olan Dorylaion Savaşı (1 Temmuz 1097) (28-29) kapsamında da İznik’in kaybından sonra Danişmendli Gümüştegin Ahmed Gazi ve Kayseri Emiri Hasan Bey’den yardım talep eden I. Kılıç Arslan’ın Dorylaion (Eskişehir) mevkiinde Haçlı kuvvetlerine karşı savaşa girişmesi ve mağlup olması süreci ele alınmaktadır. Sonraki yan başlık olan Ereğli Yakınındaki Savaş (29-30) genelinde ise I. Kılıç Arslan ve müttefiklerinin Dorylaion’da durduramadıkları Haçlı kuvvetlerine karşı Ereğli (Herakleia)’de gerçekleştirdikleri başarısız saldırı ve saldırı sonrasında Anadolu ve Kilikya’da yaşanan olaylardan bahsedilmektedir.
Eserin birinci bölümünün ilk alt başlığına bağlı altıncı yan başlığı Dânişmend Gazi’nin Antakya Prinkepsi Bohemund’u Esir Edişi (1100) (30-34) olarak isimlendirilmiştir. Burada Müslüman-Türk dünyasının Haçlılara karşı elde ettikleri başarılardan birisi olarak Malatya Hâkimi Gabriel’in Danişmendlilere karşı yardım isteği üzerine bölgeye hareket eden Antakya Prinkepsi Bohemund ve kuzeni Richard de Salerno’nun Gümüştegin Ahmed Gazi tarafından esir alınması süreci detaylı olarak ortaya konmaktadır. Bir sonraki yan başlık olan 1101 Yılı Haçlı Orduları ve Dânişmend Gümüştegin Ahmed Gazi (34-36) çerçevesinde ise ikinci bir Haçlı dalgası olan ve Avrupalı tarihçilerin “1101 Yılı Haçlı Seferleri” olarak tanımladıkları seferler ele alınmaktadır. Burada bu seferin aslında II. Haçlı Seferi olarak adlandırılması gerektiği, ilk haçlı seferinden farklı olarak Haçlılara kralların değil dük, kont ve kilise ileri gelenlerinin komuta ettiği ifade edilmektedir. Ayrıca bu sefere katılan Haçlı kuvvetlerinin sayısı hakkında kaynakların verdiği muhtelif sayılar değerlendirilmektedir. Sekizinci yan başlık 1101 Yılında Anadolu’ya Gelen İlk Haçlı Ordusu (36-44) başlığını taşımaktadır. Bu yan başlık altında 1101 yılı Haçlı Seferi kapsamında Anadolu’ya giren ve kutsal topraklar yerine Danişmendli arazisine yönelen Haçlı kuvvetleriyle, başını I. Kılıç Arslan ile Gümüştegin Ahmed Gazi’nin çektiği müttefik Türk kuvvetlerinin mücadelesi ele alınmaktadır.
İlgili alt başlığın dokuzuncu yan başlığı 1101 Yılı’nın İkinci Haçlı Ordusu (44-45) ismini taşımaktadır. Burada Nevers Kontu II. Guillaume tarafından komuta edilen 1101 yılı Haçlı Seferleri’nin ikinci ordusunun aynı yıl Ağustosu’nda Konya civarında I. Kılıç Arslan ve Dânişmend Gümüştegin Ahmed Gazi’nin kuvvetleri tarafından mağlup edilmesi sürecine odaklanılmaktadır. Onuncu yan başlık ise 1101 Yılı’nın Üçüncü Haçlı Ordusu (45-48) başlığını taşımaktadır. Bu başlık altında da kalabalık asker sayısıyla Anadolu’yu geçmeye çalışan Haçlı kuvvetlerinin başlarını yine I. Kılıç Arslan ile Dânişmend Gümüştegin Ahmed Gazi’nin çektiği müttefik Türk kuvvetleri tarafından ortadan kaldırılması olayı ele alınmaktadır. On birinci yan başlık olan Dânişmend Gümüştegin Ahmed Gazi’nin Malatya’yı Fethi (18 Eylül 1102) (48-50) dâhilinde ise Malatya şehrinin Danişmendliler tarafından fethi ve şehrin eski Hâkimi Ermeni Gabriel’in akıbeti konu edilmektedir. İlgili alt başlığın son yan başlığı Bohemund’un Serbest Bırakılması ve Dânişmend Gazi ile Sultan I. Kılıç Arslan Arasındaki Anlaşmazlık (50-54) olarak belirlenmiştir. Burada Antakya Haçlı Prinkepsi Bohemund’un Dânişmend Gazi tarafından fidye karşılığı serbest bırakılması, özellikle 1101 yılı Haçlı Seferleri’ne karşı birlikte mücadele eden I. Kılıç Arslan ile Dânişmend Gazi’nin aralarının açılması ve iki taraf arasında savaşın başlaması gibi tarihi hadiseler ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
Çalışmanın ilk bölümünün ikinci alt başlığı Büyük Selçukluların Haçlılara Karşı Mücadelesi (55-159) olarak belirlenmiştir. Bu alt bölüm de kendi içinde birçok yan başlığa ayrılmıştır. Bunlardan ilki Sultan Berkyaruk Devri’ne (1092-1104) odaklanılan Müslüman Topraklarında İlk Haçlı Devletçiği (56-78) yan başlığıdır. Burada Haçlıların Urfa, Antakya ve Kudüs’ü zaptederek Haçlı siyasi teşekkülleri meydana getirmeleri süreci ortaya konmuştur. Ayrıca o dönemde başta Büyük Selçuklular ve Abbasi Halifeliği olmak üzere Müslüman hükümdarlar ve devlet adamlarının içinde bulundukları siyasi vaziyet ortaya konularak Haçlılara karşı gerektiği gibi ortak hareket edememelerinin sebepleri üzerinde durulmuştur. Diğer bir yan başlık Muhammed Tapar Devri (1105-1118) (78-123) olarak belirlenmiştir. Bu yan başlık dâhilinde Suriye bölgesindeki emirlerin kendi aralarındaki mücadeleleri, Musul Emiri Mevdud ve Aksungur El-Porsukî gibi emirlerin Urfa kuşatmaları, Haçlılar ile Selçuklu emirleri arasındaki kimi zaferle kimi mağlubiyetle sonuçlanan savaşlar gibi pek çok olayın ayrıntıları ortaya konmaktadır. Ayrıca Büyük Selçukluların merkezi otoriteyi sağlayamadıklarından ötürü tüm güçleriyle Haçlılara karşı topyekûn bir mücadele veremedikleri tespiti yapılmaktadır. Alt başlığın üçüncü yan başlığı ise Haçlı Seferi’nden Sonra Anadolu’da Durum (123-152) olarak isimlendirilmiştir. Burada Türkiye Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan’ın ölümünden sonraki süreçte Anadolu’da kendisinin oğulları arasında yaşanan taht kavgaları, Danişmendliler, Mengücükoğulları, Artuklular, Haçlılar, Bizans ve Kilikya Ermenileri gibi güçler arasında vuku bulan mücadele ve ittifakların ayrıntılarına işaret edilmektedir. İlgili alt başlığın son yan başlığı ise Haçlılar Karşısında İlk Büyük Başarı: İmâdeddin Zengî ve Urfa’nın Fethi (152-159) ile ilintilidir. Bu yan başlık içerisinde genel itibariyle döneminin en önemli devlet adamlarından birisi olan İmâdeddin Zengî’nin siyasi faaliyetleri ele alınmaktadır. Ayrıca Müslümanların Haçlılara karşı elde ettikleri en önemli zaferlerden birisi ve de Müslüman-Haçlı mücadelesinde Müslüman tarafın ağır basması sürecini başlatan bir dönüm noktası olarak Urfa şehrinin 24 Aralık 1144 tarihinde fethedilmesinin ayrıntıları ortaya konmaktadır.
Kitabın ikinci bölümü, II. Haçlı Seferi ve Sultan I. Mesud (1147-1148) (163-207) başlığına sahiptir. Bu bölüm de kendi içinde iki alt başlığa ayrılmaktadır. Bunlardan ilki II. Haçlı Seferi (164-192) başlığını taşımaktadır ve bu alt başlık içerisinde Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud’un Fransız Kralı VII. Louis ve Alman Kralı III. Konrad’ın başını çektiği II. Haçlı Seferi kuvvetlerine karşı Anadolu’da verdiği savaşlar ele alınmaktadır. Ayrıca Türkiye Selçukluları tarafından ciddi bir tehdit olma özellikleri ortadan kaldırılan Haçlı kuvvetlerinin Zengîlerin müdahalesi ile kuşattıkları Dımaşk (Şam) şehri önünden de başarısızlıkla geri dönmesi süreci ortaya konmaktadır. Diğer alt başlık ise Türkiye Selçuklu Devleti’nin Müslüman Devletler, Haçlılar ve Diğer Hristiyan Devletler ile İlişkileri (192-207) olarak belirlenmiştir. Bu alt başlık altında Sultan I. Mesud idaresindeki Türkiye Selçukluları ile Büyük Selçuklu Devleti, Zengîler, Danişmendliler, Artuklular, Kilikya Ermenileri, Bizans ve Haçlı Devletleri arasındaki mücadeleler ve ittifakların ayrıntıları okuyucuların bilgisine sunulmuştur. Ayrıca mücadele ve ittifakların temel sebep ve gerekçelerine işaret edildiği gibi kaynakların aktardığı bilgiler üzerine oldukça isabetli tarihsel yorumlarda bulunulmaktadır.
Selçukluların Haçlılarla İmtihanı isimli kitabın üçüncü bölümü, Haçlılar ile Mücadelede Müslümanların Efsanevî Hükümdarı: Nureddin Mahmud b. Zengî (1146-1174) (211-270) başlığını taşımaktadır. Bu bölüm de kendi içinde üç alt başlığa ayrılmıştır. Bunların ilki Sultan I. Mesûd ile Nureddin Mahmud Arasındaki Münasebetler (218-224) başlığını taşımaktadır. Bu alt başlık altında Müslümanların Haçlılarla olan savaşlarında en önemli sembol isimlerden birisi olan Nureddin Mahmud Zengî’nin başarılı mücadelesi ele alınmaktadır. Ayrıca evlilik yoluyla sıhriyet tesis ettiği Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud ile birlikte ortak hareket etmesinin genel itibariyle Haçlılara karşı verilen mücadeleye olan olumlu katkısı gözler önüne serilmektedir. Diğer alt başlık olan Haçlılar ve Bizans Tehlikesine Rağmen Türk Hükümdarı ve Beyleri Arasındaki Mücadeleler (224-246) özelinde ise ilk olarak Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’a karşı Danişmendlilerin Bizansla anlaşarak tertiplediği saldırılar ve karşılıklı mücadeleler ele alınmıştır. Daha sonra ise Nureddin Mahmud Zengî’nin Haçlılara ve bölgedeki diğer güçlere karşı verdiği savaşların ayrıntıları değerlendirilmiştir. Son olarak da Mısır’ın Nuredddin Mahmud Zengî’ye bağlı birliklerce ele geçirilmesi ve Salâhaddin Eyyûbî’nin tarihi bir şahsiyet olarak kendini göstermeye başladığı ilk faaliyetler okuyucuların bilgisine sunulmuştur. Burada zikredilen olaylar nakledilirken devletlerarasındaki çıkar ilişkilerinin bazen dini mücadeleden önde geldiğine dair oldukça önemli örnekler ortaya konarak yorumlanmıştır.
Kitabın son bölümü Salâhaddin Eyyûbî ve Haçlılar (273-429) başlığını taşımakta ve kendi içinde dört alt başlığa ayrılmaktadır. Burada ilk olarak Nureddin Mahmud Zengî ve Salâhaddin Eyyûbî arasında yaşanan siyasi gerilim ve Nureddin Mahmud Zengî’nin ölümüyle Salâhaddin Eyyûbî’nin ona bağlı bölgelerde hâkimiyetini sağlama sürecinin ayrıntıları ortaya konmaktadır. Ayrıca Nureddin Mahmud Zengî’nin ardından Salâhaddin Eyyûbî’nin Mısır, Suriye ve El-Cezire bölgelerindeki en büyük Müslüman lider olarak Haçlılara karşı verdiği savaşlar ve Kudüs’ün fetih yolunu açan Hıttîn Zaferi’ne kadar uzanan gelişmeler ele alınmaktadır. İlgili bölümün ilk alt başlığı Salâhaddin Eyyûbî’nin Meşhur Hıttîn Zaferi (308-321) olarak isimlendirilmiştir. Bu alt başlıkta esas itibariyle Müslüman Dünyası’nın Haçlılara karşı kazandığı en büyük zaferlerden birisiyle sonuçlanan Hıttîn Savaşı’na odaklanılmaktadır. Buna ek olarak da Kudüs’ün fethinden önce Salâhaddin Eyyûbî ve Eyyûbî ailesine mensup diğer liderler tarafından Suriye’nin farklı bölgelerinde ve Doğu Akdeniz kıyılarında gerçekleştirilen fetihlere mercek tutulmaktadır. İkinci alt başlık olan Kudüs’ün Fethi (321-370) kapsamında ise Batı Dünyası’nın Haçlı Seferleri’ne temel sebep olarak ilan ettikleri Kudüs şehrinin, onların ellerinden kurtarılarak tekrar Müslümanların hâkimiyetine girişi süreci ortaya konulmaktadır. Ayrıca Salâhaddin Eyyûbî ve Müslüman kuvvetlerin Suriye’de Haçlıların elinde bulunan kale ve merkezleri fethetme süreçleri, Haçlılarla karşılıklı olarak giriştikleri savaşların ayrıntıları gözler önüne serilmektedir. Bölümün üçüncü alt başlığı Kudüs’ün Fethinin Batı’daki Yankıları ve III. Haçlı Seferi’nin Hazırlıkları (370-378) olarak belirlenmiştir. Hıttîn Savaşı ve Kudüs’ün fethi üzerine Batı Dünyası’nın düzenlemeye karar verdiği III. Haçlı Seferi’nin ayrıntılarını ele alan alt bölüm içinde, Avrupa’da gerçekleşen ve Haçlı Seferi’nin düzenlenmesini geciktiren mücadeleler ortaya konmaktadır. Ayrıca Haçlıların büyük umut bağladıkları Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa’nın 1190 yılında Silifke Çayı’nda boğulması, kendisine bağlı birliklerin dağılması ve buna karşılık Sicilya, Ceneviz, Pisa, Venedik, Danimarka ve Flaman donanmalarının Doğu Akdeniz’deki Haçlı merkezlerine ulaşması gibi gelişmelere dikkat çekilmektedir. İlgili bölümünün son alt başlığı ise Sultan II. Kılıç Arslan ve III. Haçlı Seferi (378-429) olarak adlandırılmıştır. Bu alt başlık dâhilinde Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın III. Haçlı Seferi münasebetiyle Anadolu’dan geçen Haçlı kuvvetlerine karşı verdiği mücadeleler, ancak oğullarının kendi iktidarına zarar vermesi sebebiyle Haçlılara yeterince engel olamaması hususlarına değinilmektedir. Akabinde, İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard ile Fransız Kralı Philippe Auguste’nin Doğu Akdeniz kıyılarına ulaşması ve Salâhaddin Eyyûbî ile Müslüman kuvvetlerin özellikle Akka şehri önlerinde Haçlılara karşı verdikleri savaşlarla ilintili bilgilendirmede bulunulmaktadır. Bu hususlara ek olarak, Doğu Akdeniz kıyılarına ulaşan yeni Haçlı dalgasının da etkisiyle Akka’nın tekrar Haçlıların eline geçmesi ve 1192 yılında Haçlılarla Müslümanlar arasında imzalanan 5 yıllık barış sürecine de mercek tutulmaktadır. Son olarak; 1192’de II. Kılıç Arslan’ın, 1193’te ise Salâhaddin Eyyûbî’nin birbirini takip eden vefatları ve iki hükümdarın oğulları arasında çıkan iktidar kavgaları sebebiyle Müslümanların güç kaybetmesi gibi pek çok olayın ayrıntıları ortaya konulmaktadır. Ayrıca mükemmel bir Müslüman hükümdar örneği olarak Salâhaddin Eyyûbî’nin kişisel meziyetleri dönemin kaynakları ve modern literatür ışığında okuyucuların bilgisine sunulmaktadır. Çalışmanın Sonuç (430-431) kısmında ise Haçlılarla Müslümanlar arasındaki mücadele hakkında genel değerlendirmeler ortaya konulmakta ve özellikle I. Haçlı Seferi’nin başarılı olmasının temel sebepleri irdelenmektedir.
Sonuç itibarıyla, Türkiye’deki Ortaçağ araştırmaları literatürüne önemli bir katkı sağlayan “Selçukluların Haçlılarla İmtihanı” isimli monografide dikkat çeken pek çok ayrıntı vardır. Bunlar arasında müellifin dönemin bütün ana kaynaklarını titizlikle incelemiş olması ön planda yer almaktadır. Ayrıca; ilgili kaynakların naklettiği bilgilerden kaynaklanan ihtilaflı konuların usta bir tarihçi titizliğiyle mukayese edilip irdelenmesi, ana kaynaklarda yapılmış olması muhtemel istinsah hatalarının tespit edilmesi ve yapılan araştırmalara yön vermekte olan -özellikle Batılı- araştırmacıların eserlerindeki taraflı bakış açılarının sorgulanması gibi hususlar da eseri kıymetli kılmaktadır. Böylelikle ilgili çalışma Ortaçağ araştırmalarına yönelik mevcut bilgi külliyatımıza katkı sunmakla birlikte, özellikle Selçuklular ile Haçlılar arasındaki tarihi münasebetler hususunda çalışmalarını sürdüren araştırmacılar için önemli bir veri bütünlüğü sağlamaktadır.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
Mahmut DEMİR (Doktora Öğrencisi)
mahmutdemir@akdeniz.edu.tr
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2019/lbr-0211