Pro Rege Deiotaro/Kral Deiotaros Savunması
CICERO
ISBN: 9786059872508
Sayfa: 126
Baskı Yılı: 2017
Baskı Yeri: İstanbul
Yayınevi: Kabalcı Yayınevi
LIBRI V (2019) 1-5
Geliş Tarihi: 28.12.2018 | Kabul Tarihi: 06.01.2019
Elektronik Yayın Tarihi: 17.01.2019
Telif Hakkı © Libri Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi, 2019
CICERO, Pro Rege Deiotaro/Kral Deiotaros Savunması. İstanbul 2017. Kabalcı Yayınevi, 126 sayfa. Çev. E. N. AKDOĞDU-ARCA. ISBN: 9786059872508
Orta İtalya’daki Arpinum kasabasında, equites sınıfına mensup bir ailede dünyaya gelen Marcus Tullius Cicero, MÖ 63 yılında Roma’da consul seçildiğinde 43 yaşındaydı. Roma devlet düzeninde en üst memuriyeti ifade eden bu makama seçilmeden önce, 23 yaşındayken avukatlık mesleğine adım atmış ve zamanla Roma’nın en önemli hatiplerinden biri haline gelmişti. Elde ettiği başarılarla cursus honorum kariyerinde sırasıyla; MÖ 75 yılında quaestor, MÖ 69 yılında aedilis ve MÖ 66 yılında da praetor görevlerini yürütmüştü. Caesar’ın, emrindeki lejyonlarla 10 Ocak MÖ 49 tarihinde Rubicon Nehri’ni geçerek Roma’ya yürümesi sonucu çıkan İç Savaş’ta Pompeius’un yanında yer aldı. Ancak Pompeius ve taraftarları, 9 Ağustos MÖ 48’de Pharsalos Savaşı’nda Caesar’ın lejyonları karşısında yenilgiye uğradılar. Savaşın ardından Pompeius’un yanında yer alan birçok Romalı gibi Cicero da Caesar tarafından affedildi ve böylece yeniden Roma’ya döndü. Caesar’ın 15 Mart MÖ 44 tarihinde suikaste kurban gitmesinin ardından çıkan kargaşa ortamında bu kez kazanan taraf olan Octavianus’un yanında yer aldı. Ancak bu durum, Octavianus’un da dâhil olduğu II. Triumvir Dönemi (MÖ 43-27) başlarken, M. Antonius’un emriyle idam edilmesini engelleyemedi. İdamının ardından dili ve elleri, büyük bir ironi örneği olarak, zamanında çok sayıda etkileyici söylevler verdiği Senatus’un kapısına çivilendi. Cicero’nun, günümüze önemli bilgilerin aktarılmasına vesile olan siyaset, felsefe ve retorik konulu eserlerinin yanı sıra, farklı zamanlarda verdiği birçok kaydedilmiş söylevi de bulunmaktadır.
Cicero’nun Orationes Caesarianae olarak isimlendirilen 3 söylevinden sonuncusu olan Pro Rege Deiotaro/Kral Deiotaros Savuması, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ebru N. Akdoğu Arca tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştır. Kitabın ana bölümü, MÖ 45 yılında Galatia kralı ve Galatia’daki üç tetrarkhes’ten biri olan Deiotaros’a yöneltilmiş suçlamalara karşı Cicero’nun yaptığı savunma konuşmasından oluşmaktadır. Eser; Önsöz (6-8), Çeviri Yöntemi (9-10), Antik Eser Kısaltmaları (11- 12) ve Diğer Kısaltmalar (13) bölümleriyle başlatılmıştır. Giriş (14-44) bölümü 5 alt bölüme ayrılmıştır. Bu alt bölümler; Pro Rege Deiotaro Oratio – Deiotaros Özelinde Metnin Tarihsel İçeriği (14-20), Cicero ve Caesar Özelinde Tarihsel Ardalan (20-31), Metnin Değerlendirilmesi (23-31), Caesar’ın Deiotaros’a İlişkin Kararı (31-34) ve Metnin Rhetorik Öğeler ve Yargılama Usülleri Eşliğinde İrdelenmesi ve Özetlenmesi (34-44) şeklinde isimlendirilmiştir. Pro Rege Deiotaro – Kral Deiotaros Savunması (48-95) isimli ana bölümdeki metnin Latince ve Türkçe olarak sunulduğu görülmektedir. Kitap Son Notlar (96-121) ve Kaynakça (122-126) bölümü ile tamamlanmaktadır.
Önsöz (6-8) kısmında Kral Deiotaros Savunması’nın içeriğinden ve diğer Türkçe çevirisinden bahsedilmekte, çevirinin amacı ifade edilmektedir. Çeviri Yöntemi (9-10) kısmında çeviride esas alınan kaynaklara ve edisyonda kullanılan kısaltmalara yer verilmiştir. Antik Eser Kısaltmaları (11-13) ve Diğer Kısaltmalar (13) kısımlarında eserde yapılan kısaltmalar açıklanmaktadır. Giriş (14-44) bölümü 5 alt bölüme ayrılmıştır. Pro Rege Deiotaro Oratio – Deiotaros Özelinde Metnin Tarihsel İçeriği (14 -20) alt bölümünde, kral Deiotaros ile Roma ilişkilerine değinilmekte, karşılıklı beklentiler ve talepler çerçevesinde ilişkinin gelişimi anlatılmaktadır. Cicero ve Caesar Özelinde Tarihsel Ardalan (20 -31) alt bölümünde, Cicero’nun Cilicia valiliği sırasında (MÖ 51-50), Deiotaros’la irtibatı, Caesar’ın MÖ 48 kışını İskenderiye Savaşı ile geçirmesinin ardından Suriye ve Karadeniz’e geçerek Mithradates VI Eupator’un (MÖ 134-63) oğlu Pharnakes’e karşı MÖ 2 Ağustos 47 tarihinde Zela’da kazandığı zaferin ardından Roma’ya dönüşü aktarılmaktadır. Metnin Değerlendirilmesi (23 – 31) başlıklı alt bölümde, Pharsalos Muharebesi’nden (MÖ 48) sonra Roma’ya dönen Cicero’nun MÖ 46-45 yılları arasında verdiği söylevlere yer verilmektedir. Ardından Caesar konuşmaları orationes Caesarianae olarak bilinen söylevler hakkında kısaca bilgi verilmekte ve Cicero’nun Deiotaros’u savunma stratejisi üzerinde durulmaktadır. Cicero’ya göre kralın Pompeius’un yanında yer alması bir hatadır error ve bu hataya birçok kişi düşmüştür. Bu durum, Caesar’ın ünlü clementia’sını hak etmektedir. Alt bölümde ayrıca Deiotaros’un savunmasını üstlenen Cicero’nun bu dönemde Caesar ve yandaşlarına ölçülü ve temkinli bir tavırda yaklaştığı, üstlendiği savunmaların sonucunda dostlarının Caesar tarafından Senatus’ta affedilmesi üzerine, bir an için Roma Cumhuriyet Dönemi’nin Senatus’una dönüldüğünü zannetmesi aktarılmaktadır. Aynı alt bölümde Deiotaros konuşmasının uzunluğu hakkında yapılan değerlendirmeler yer almaktadır. Caesar’ın Deiotaros’a İlişkin Kararı (31-34) alt bölümünde, Ceasar’ın Deiotaros hakkındaki kararının bilinmediği, ancak nihayetinde kralın ölüm cezasına çarptırılmadığı belirtilmektedir. Metnin Retorik Öğeler ve Yargılama Usülleri Eşliğinde İrdelenmesi ve Özetlenmesi (34-44) alt bölümünde metnin retorik özelliklerine değinilmek suretiyle genel bir özeti sunulmuştur.
Pro Rege Deiotaro Kral Deiotaros Savunması (48-96) isimli bölümde metnin Türkçe çevirisinin, Latince aslı ile birlikte sunulduğu görülmektedir. Bu bölüm, Metnin Rhetorik Öğeler ve Yargılama Usülleri Eşliğinde İrdelenmesi ve Özetlenmesi (34-44) alt bölümünde belirtildiği şekilde; giriş [exordium], anlatım [narratio], çürütme [reprehensio] ve sonuç [conclusio] ayrımlarına uygun olarak tanıtılacaktır. Savunmanın giriş [exordium] (48-55) kısmında Cicero, tecrübesi ve yaşına rağmen bu davada kendisini alt üst eden çok şey olduğunu ifade ederek söze başlamaktadır. Deiotaros’un hayati tehlikesi bulunmaktadır ve bir kralın kellesinden davalı olması duyulmuş şey değildir. Cicero, Senatus tarafından birçok hizmeti nedeniyle taçlandırılan kralın, şimdi kendi torunu ve kölesi tarafından suçlandığını söylemektedir. Bu kısımda aynı zamanda davanın yasal geçerliliği üzerinde de durulmaktadır; Roma’da düzenlenen yasaların temelinde yer alan köklü geleneğe göre, Roma’da bir köle işkence altında olsa dahi efendisi aleyhine bir tavır içinde bulunamaz. Davanın yargıcının ve davanın görüldüğü yerin de Cicero’yu rahatsız ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim dava Caesar’ın yargıçlığında ve Caesar’ın evinde görülmektedir. Cicero, Caesar’ı övmesine rağmen, kendi yaşamına kastettiği iddia edilen birinin yargıçlığını yürütmesinin güç olacağına değinmektedir. Cicero’nun üstü kapalı olarak söylemeye çalıştığı durum, Roma hukukunun temel teamülü olan ‘hiç kimse kendi davasında yargıç olamaz’ nemo iudex in propia causa ilkesinin çiğnenmesidir. Bu tür davaların genelde forum Romanum’da kalabalık eşliğinde görüldüğünü belirten Cicero, şimdi Caesar’ın evinde ve sadece ikisinin olduğu bir mekânda savunma yapacak olmasının kendisini rahatsız ettiğinden bahsetmektedir. Burada yine gizli bir eleştiri bulunmaktadır; davanın bu şekilde görülmesinin krallık döneminde yapılan bir uygulama olduğu bilinmektedir. Savunmanın anlatım [narratio] (55-62) kısmında Cicero, Caesar’ın Deiotaros’a öfkesinin nedeni olarak gördüğü, kralın Pompeius yanlısı tutumunun gerekçelerini ifade etmektedir. Deiotaros, Caesar ile savaşan Pompeius’a yardımcı kuvvetlerini ya da hatta oğlunu dahi göndermişse bile, bu tutumuyla sadece o anda birçok Romalının içine düştüğü duruma sürüklenmişti. Cicero, iletişimsizlik nedeniyle Caesar’ın uzlaşma çabalarına yönelik hiçbir bilginin krala ulaşmadığını, kralın da bu nedenle kendi ülkesi için endişelenerek Pompeius’un yanında yer aldığını, Pharsalos Muharebesi’nden (MÖ 48) sonra Pompeius’tan ayrıldığını, İskenderiye ve Zela çarpışmalarında ise (MÖ 48-47) Caesar’ı desteklediğini ifade etmektedir. Savunmada en geniş yer ayrılan çürütme [reprehensio] (63-91) kısmında ise Cicero, Deiotaros’a yöneltilen suçlamaların tutarsızlığından bahsetmektedir. Esas suçlama, Deiotaros’un İskenderiye Savaşı sonrasında Bloukion Sarayı’nda konuk ettiği Caesar’a iki kez suikast girişiminde bulunmuş olmasıdır. Cicero kralın böyle bir girişimde bulunmayı istemesi için tamamen aklını kaçırmış olması gerektiğini ifade eder. Suçlamayı yapanların Deiotaros’un siyasi menfaat peşinde koşan torunu Castor ile kralın hekim kölesi Phidippus olduğu anlaşılmaktadır. Cicero davadan önce Phidippus’un iddialarını dinlemiştir. Cicero’nun izleminine göre köle, Castor tarafından rüşvetle yoldan çıkarıldığı için kral hakkında düzmece hikâyeler anlatmaktadır. Nitekim Phidippus’un ifadesine göre ilk suikast girişimi, Deiotaros’ın Caesar’ı şereflendirmek amacıyla armağanlar sunmak istediği özel odada gerçekleşmiştir. Odada silahlı adamların bulunduğunu iddia eden köle, Ceasar’ın bu oda yerine yemek odasına gitmeyi tercih etmesi nedeniyle kurulan tuzaktan kurtulduğunu söylemektedir. Cicero bu iddiaları komik bulmaktadır; bir zehirle kolayca halledilebilecek bir girişim için çok fazla çaba harcanmaktadır. İkinci suikast girişiminin ise ertesi gün Caesar’ın yemekten sonra banyoya gitmek istediğinde gerçekleştirildiği iddia edilmektedir. Ancak Caesar’ın bu kez de banyo yerine yatak odasına gitmeyi tercih etmesi nedeniyle suikast girişiminin başarısız olduğu öne sürülmektedir. Cicero suçlamayı bu adam banyoya bronzdan bir bölük mü yerleştirdi ki, onlar banyodan yatak odasına geçemediler sözleriyle eleştirmektedir. Diğer yandan, sözde tüm olaylara şahit olduğu bilinen bu kişilerin Deiotaros tarafından elçi olarak Roma’ya gönderilmesinin tutarsızlığı ifade edilmektedir. Suikast suçlamalarının yanı sıra Deiotaros’un Caesar karşıtı Caecilius’a adam yolladığı da iddia edilmektedir. Cicero Deiotaros’un bu hareketini mazur göstermeye çalışır, hem oğlu hem kendisi Caesar tarafından kral olarak adlandırılmışken böyle bir düşmanlık yapmayacağını belirtir. Deiotaros’un torunu Castor’u da eleştiren Cicero onu nankörlükle suçlamaktadır. Deiotaros’un elçi heyeti üyelerinden biri olan Blesamius’un adı kullanarak yapılan iddialardan bahsedilen kısım özellikle dikkat çekmektedir. Nitekim Cicero aslında bir iddiayı dile getirirken Caesar’ın tiran olarak adlandırılmasından, heykelinin kral heykellerinin arasına dikilmesinden bahsetmektedir. Ancak gerçekte kendisinin de içten içe katıldığı bu ‘iddiaları’, yaptığı savunmanın devamında derhal çürüttüğü görülmektedir. Savunmanın sonuç [conclusio] (91-95) kısmında Caesar’ın vereceği kararın önemi üzerinde durulmaktadır. Cicero, olumsuz bir kararın şimdiye dek Caesar tarafından affedilen kişilerde bir korkuya sebebiyet vereceği ifade edilmektedir. Son olarak Caesar verdiği kararla Deiotaros’a yüz karası bir leke ve acınası bir felaket getirecek ya da onu bağışlayarak hayatını kurtaracaktır. Kitap, ana bölümün bitmesini takiben, metne ilişkin açıklamaların yer aldığı Son Notlar (96-121) ve kitapta yararlanılan eserlerin listelendiği Kaynakça (122-126) bölümleri ile tamamlanmaktadır.
Cicero, Pro Rege Deiotaro Kral Deiotaros Savuması’nı MÖ 45 yılında, eski bir devlet adamı ve deneyimli bir hatip olarak alışkın olduğu koşullar dışında yapmıştır. Cumhuriyete ilişkin değerlerin giderek terk edilmeye başlandığına işaret edecek şekilde; dictator unvanına haiz bir yargıca karşı, yargıcın evinde, yine yargıcı öldürmeye teşebbüs etmekle suçlanan bir kralın savunmasını yapmaya çalışmıştır. Caesar’ın önünde tedirginliği açıkça ifade eden Cicero ölçülü bir tavırla, Romalı olmayan, dava görülürken huzurda dahi bulunmayan kralı, işlemediğine inandığı suçlardan aklamaya gayret göstermiştir. Tüm bu nedenlerle, oldukça kendine özgü bir şekilde dönemin siyasi ortamını yansıtan metnin, sadece bu özelliğiyle bile büyük bir öneme haiz olduğu düşünülmektedir.
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü
B. Deniz ATİLLA (PhD)
denizatilla@gmail.com
Kalıcı bağlantı adresi: http://www.libridergi.org/2018/lbr-0176